Türkiye’nin yaklaşık 40 yıldır güvenlik gündeminde yer alan PKK terör örgütünün silah bırakma tarafında tarihi bir karar aldığı ve bu kararın bugün kamuoyuna resmen duyurulmasının beklendiği bildirildi.
Güvenlik ve diplomasi etraflarında büyük yankı uyandıran gelişme, hem Türkiye içinde hem de bölgesel seviyede değerli bir dönüm noktası olarak bedellendiriliyor.
ORTADOĞU’YA TESİRLERİ NE OLACAK
Kararın duyurulması halinde, süreç sırf Türkiye açısından değil, tıpkı vakitte Suriye, Irak ve İran üzere bölge ülkeleri bakımından da önemli sonuçlar doğurabilir. Özellikle Avrupa Birliği ülkeleri ile Birleşmiş Milletler üzere memleketler arası kuruluşların da gelişmeleri yakından izlediği; kalıcı barış, müzakere ve toplumsal tamir istikametinde yeni bir periyodun kapılarını aralayabileceği vurgulanıyor.
SİLAH BIRAKMA NE MANAYA GELİYOR
PKK’nın resmen silah bırakması, örgütün Türkiye hudutları içindeki silahlı faaliyetlerine son vereceğini açıklaması manasına geliyor. Bu durum, dağ takımlarının geri çekilmesi, silahlı aksiyonların durması ve mümkün bir entegrasyon sürecinin başlaması üzere etapları beraberinde getirebilir. Ayrıyeten, bu adımın Türkiye’de yıllardır süren terörle uğraşın siyasi ve toplumsal boyutlarını da tekrar şekillendirmesi bekleniyor.
HÜKÜMETİN ATACAĞI ADIM MERAK EDİLİYOR
Kararın açıklanmasının akabinde gözler, Ankara’dan yapılacak birinci resmi değerlendirmeye çevrilecek. Hükümetin, PKK’nın bu adımına nasıl yaklaşacağı ve yeni bir tahlil süreci başlatılıp başlatılmayacağı sorusu, önümüzdeki günlerin en kıymetli siyasi gündem hususlarından biri olabilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ya da İçişleri Bakanlığı’nın hususa ait birinci değerlendirmesinin gün içerisinde gelmesi bekleniyor.
HALKIN BEKLENTİSİ: KALICI BARIŞ
Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan vatandaşların kıymetli bir kısmı, yıllardır süren çatışma ortamının son bulmasını ve bölgeye huzur ile istikrarın kalıcı olarak gelmesini umut ediyor. Silahların büsbütün susması, hem toplumsal hem de ekonomik olağanlaşma açısından büyük ehemmiyet taşıyor.
BUGÜN AÇIKLANABİLİR
Öcalan’ın silah bırakma davetinin akabinde, gözler PKK’nın alacağı kararları beklemeye başladı. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, 9 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, PKK’nın kongreyi toplama kararı aldığını duyurdu. Doğan, bu açıklamanın çabucak akabinde, terör örgütünün 12. kongresini 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiğini kamuoyuna bildirdi.
PKK’ya yakın çevrelerin aktardığı bilgilere nazaran, silah bırakma kararıyla ilgili açıklamanın yazılı bir metin ya da görüntü ileti yoluyla paylaşılması bekleniyor. Açıklamanın, örgütün yurt dışındaki başkan takımından bir isim tarafından yapılması ve barış iletilerinin da yer alması öngörülüyor.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE” SÜRECİ NASIL BAŞLADI
PKK’nın silah bırakma süreci, 1 Ekim’deki sembolik bir tokalaşma ile başlamış ve sonrasında büyük bir siyasi sürecin temelini atmıştır. “Terörsüz Türkiye” için atılan birinci adımlar, pek çok kritik tarihin takip edilmesiyle şekillenmiş ve her biri kıymetli bir dönüm noktası olmuştur.
BAHÇELİ’NİN BİRİNCİ DAVETİNE ERDOĞAN’DAN DESTEK
Sürecin en dikkat çeken anlarından biri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki küme toplantısında yaptığı davetti. Bahçeli, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın tecritinin kaldırılması durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir açıklama yapmasını önerdi. Bahçeli’nin bu sözleri büyük ses getirdi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da süreci desteklediğini vurguladı. Erdoğan, terörle çabada kesin bir tahlil için tüm gereken adımların atılacağını belirterek, terör örgütünün sonlandırılması istikametindeki çalışmaların titizlikle yürütüleceği bildirisini verdi.
İMRALI ZİYARETLERİNİN BAŞLANGICI
Kısa müddet sonra, Devlet Bahçeli’nin tekrar yaptığı davet ile, İmralı ile DEM Parti ortasında yüz yüze bir görüşmenin yapılması gerektiği söz edildi. Bu gelişme, sürecin bir öbür kıymetli dönüm noktasıydı. 26 Kasım 2024’te DEM Parti heyeti, İmralı Adası’na gitmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. 9 Aralık’taki Meclis bütçe görüşmelerinde DEM Parti Eş Genel Lideri Tuncer Bakırhan’ın 2025 yılına dair “Yeni bir başlangıç yapabiliriz. Barış bu topraklara inmelidir.” tabirleri de Bahçeli tarafından alkışlandı.
İMRALI ZİYARETLERİ VE SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI
Yılın son günlerinde, 27 Aralık’ta Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, DEM Parti’nin İmralı’ya yapacağı ziyareti onayladı. 28 Aralık’ta gerçekleşen birinci ziyaretin akabinde, 3. ziyaretin akabinde 27 Şubat 2025’te kıymetli bir açıklama yapıldı. Abdullah Öcalan, PKK’ya silah bırakma davetini yaptı. Ziyareti gerçekleştiren heyet, Ahmet Türk, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Başkan ve Öcalan’ın avukatlarından oluşuyordu. Gelişmenin çabucak akabinde, heyet bir fotoğraf paylaştı. Bu fotoğrafta, Abdullah Öcalan metni elinde tutarak silah bırakma davetini kamuoyuna duyurdu. Öcalan, “Tüm kümeler silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” formundaki davetini yineledi.
Öcalan’ın açıklamalarında, PKK’nın tarihi manası ve kuruluş gayesinin artık geçerliliğini yitirdiğine, örgütün çok tekrara düştüğüne vurgu yapıldı. Ayrıyeten, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının fakat demokrasiyle taçlandırılabileceği ve bunun için de barışın sağlanması gerektiği tabir edildi. Bahçeli ve Erdoğan’a da atıfta bulunularak, örgütün lağvedilmesi gerektiği lisana getirildi.
KRİTİK GÖRÜŞMELER VE SIRRI SÜREYYA ÖNCÜ’NÜN VEFATI
Bu açıklamaların akabinde, 10 Nisan 2025’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’de DEM Parti heyetini kabul etti. Görüşmede, MİT Lideri İbrahim Kalın, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ve DEM Parti heyetinden Sırrı Süreyya Lider ve Pervin Buldan da yer aldı. Sonrasında heyet, Adalet Bakanı ile de bir ortaya geldi. Bu görüşmeler, sürecin tahlil noktasına gelmesinde değerli rol oynadı.
Ancak süreçte yer alan kimi kritik isimler, sıhhat problemleriyle mücadele etti. MHP lideri Bahçeli, kalp ameliyatı geçirdi lakin süratle güzelleşerek 6 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme yaptı. Lakin 3 Mayıs’ta acı bir kayıp yaşandı; Sırrı Süreyya Lider hayatını kaybetti. Önder’in son anlarında Bahçeli ile paylaştığı barış iletileri hafızalarda kaldı. Başkan, “Barışı görelim, sonra Allah emanetini alsın” diyerek, sürecin ehemmiyetini vurgulamıştı.