İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında 21 Mart’ta gözaltına alınan ve tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı ve İBB Meclis İştirakler Bağlı Kuruluşlar Komisyon Başkanı Ertan Yıldız, ”etkin pişmanlık”tan yararlanmak için dilekçe verdi.
ETKİN PİŞMANLIK SÖZÜ KÂFİ BULUNMADI
İBB’ye yönelik ‘yolsuzluk’ soruşturmasında, Bakırköy’de bulunan Capacity isimli AVM’den 5 milyon Euro rüşvet istediği savıyla tutuklanan Yıldız’ın aktif pişmanlık sözü kâfi bulmadı. Yıldız, sözünün akabinde tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’ne gönderildi.
İTİRAFLARI DİKKAT ÇEKTİ
Geçen hafta tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden İstanbul’a getirilen Yıldız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği sözde İBB’deki ihalelerin İmamoğlu ve başka isimlere yakın şirketlere verildiğini ve bu formda belediyenin ziyana uğratıldığını söyledi. Yıldız ayrıyeten İBB içinde bir sistem olduğunu da itiraf etti.
İMAMOĞLU İLE 2019 YILINDA TANIŞTIM
T24’in haberine nazaran İmamoğlu ile 2019 yılında tanıştığını tabir eden Yıldız, “2019 yılında Ekrem İmamoğlu seçimi kazanınca birlikte çalışmaya başladık. Beni resmi lider danışmanı olarak atadı. Birinci başta hangi alanlardan sorumlu olacağım muhakkak değildi. Resul Emrah Şahan, Hasan Akgün, Mehmet Murat Çalık Yiğit Özduman, Murat Ongun, Yavuz Erkut üzere benim de olduğum yaklaşık 15-20 kişilik bir grupla İBB’in kurumsal takım ve resmi iş durumu üzerine çalışmalar yürüttük. Tahminen 2019 yılının Eylül – Ekim ayları üzere İBB’de işler bir ölçü toparlanması sonucunda Ekrem İmamoğlu benim şirket yöneticiliğimde deneyimlerimin ve uzmanlığımı kullanmak maksadıyla İBB iştiraklerinde sorumlu lider danışmanı yapacağını söyledi. Ben de şirket idaresi uzmanlık alanım olduğunu belirterek kabul ettim. Bu kabul etmemin sebebi büsbütün idealist gayelerle memlekete hizmet etmekti.” dedi.
“PARASAL HUSUSLARDA DAHLİM OLMAMIŞTIR”
İştirak şirketlerinden Medya A.Ş ve Kültür A.Ş. ile Murat Ongun’un Bimtaş ile de Resul Emrah Şahan’ın ilgileneceğinin ve kendisine buralarla ilgilenmemesi gerektiğinin söylendiğini belirten Yıldız, ”Ben de çalıştığım süreç içerisinde belirttiğim bu iştirakler dışında kendi uhdemde bulunan iştiraklere odaklanarak idare kalitesini, mevcut problemlerin tahlili, kurumsallaşma şirketlerin performansını artırılması üzere mevzularda şirketlerde danışmanlık yapmaya başladım ve bu minvalde de Ekrem İmamoğlu’na raporlar sunmaya başladım. Çalıştığım süreç içerisinde bu iştiraklerin ihale ve nakdî mevzularında hiçbir dahilim olmamıştır. İmza yetkim de bulunmamaktadır. İhaleler ile ilgili süreçler ilgili iştiraklerin genel müdürleri ve idare kademesindeydi” dedi.
“KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLERİ KENDİLERİNE YAKIN FİRMALARA VERDİLER”
Birinci yılın sonundan itibaren Ekrem İmamoğlu ismine Fatih Keleş’in yanına gelerek kimi firmalara ihaleler verdirmesi konusunda telkinde bulunduğunu ileri süren Yıldız, şu sözleri kullandı:
”Bu firmaların çoğunluğu hatırladığım kadarıyla Beylikdüzü kökenli firmalardı. Ben Fatih Keleş’e defaten kelam konusu ihalelerde yetkim olmadığını bu konuların ilgili iştiraklerin uhdesinde olduğunu şirketlerin ihaleye girerek işleri alabileceğini söyledim. Birçok iştirak yöneticisinin de bu mevzularda Fatih Keleş’e karşı isteksiz olduğunu ve bu işlere girmek istemediklerini biliyorum. Benim bu duruşumdan kaynaklı olarak bir mühlet sonra farklı bir yapılanma oluşturulmaya başlandığını hissettim. Başta Ekrem İmamoğlu’nun olduğu ve Fatih Keleş aracılığıyla temaslar olduğunu hissettim. İştirakler üzerinden istedikleri tam manasıyla alamayınca İBB bünyesindeki Fen İşleri, Yol Bakım Daireleri üzere üretimci daireler üzerinden daha fazla iş vermeye başladılar. Küçük ve orta nitelikli işleri kendilerini yakın firmalara vermeye başladılar. Bu ihalelerde iştirak şirketlerine az iş verilerek şu an hatırladığım Özyurt İnşaat ile Adem Soytekin’e ilişkin firmalar üzere daha çok Beylikdüzü kökenli evvelden bildikleri firmalara işler verilmeye başlanılmıştır. Bunun sebebi iştiraklerde benim taleplerini gerçekleştirmek istemememdir. Lakin büyük işler için firmaları yoktu.”
“AKÇELİ İŞLERİN İÇERİSİNDE OLMAM”
2022’nin yaz aylarında Fatih Keleş’in kendisini çağırarak Makyol isimli firmanın sahibi Adnan Çebi’ye gidilmesi gerektiğini söylediğini argüman eden Yıldız, şunları söyledi:
”Bu görüşme benim dışında ayarlanmış ve randevusu alınmıştı. Fatih Keleş ile birlikte Adnan Çebi’nin yanına gittik. Fatih Keleş, Adnan Çebi’ye hitaben ‘biz sizlerle daha çok çalışmak istiyoruz, büyük işlerimizi sizlerle yapmak istiyoruz, bunun karşılığında da sizden kimi taleplerimiz olabilir’ dedi. Adnan Çebi ‘ortaklarımla görüşür size haber veririm’ dedi. Fatih Keleş bu mevzularla ilgili kendisi, ben ve Arif Gürkan Alpay ile görüşebileceğini Adnan Çebi’ye iletti. Otel çıkışında Fatih Keleş’e ‘ben akçeli işlerin içerisinde olmam, bu stil işlere beni dahil etmeyin, kendiniz konuşun’ diyerek Adnan Çebi ile İBB’ye ait iş mevzularında bir daha görüşmedim.”
Bu görüşmeden bir müddet sonra Met-Gün’ün işvereni Metin Güneş’in karşılaştıklarında kendisine, “İBB ile çok düzgün çalışıyoruz, şuanda elimizde 33 tane şantiye var, 3 ortak yıllık 150 milyon dolar kaynak sağlayacağız size” dediğini söz eden Yıldız, “Bu şahıs öncesinde Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığında İBB’yi alacakları için hacze vermişti. Bu firma ile İBB’nin yaşadığı süreçlere bakıldığında bu kadar iş alıyor olması işin doğal seyrine uygun olmayıp karşılığında neler alındığını bilmiyorum. Bu şirketler ile üst seviye görüşmeleri Fatih Keleş yapmaktaydı” dedi.
“BELEDİYE KASASINA GİRMESİ GEREKEN PARA BİR ŞAHSIN CEBİNE GİRMİŞTİR”
”Ben İBB üst idaresinde olduğum için farklı stilde yapılanmaları gördüm” diyen Yıldız, sözünde şunları söyledi:
”Yapılanma alanı Cebeci hafriyat alanıdır; bu yapının bir ayağında Fatih Keleş bulunmaktaydı. Fatih Keleş ve İbrahim Bülbüllü, Murat Gülibrahimoğlu ile birlikte Cebeci döküm alanlarından gelen sıcak paranın denetimini sağlıyorlardı. Bu operasyon hafriyat alanları müsaadelerinin Fatih Keleş aracılığıyla Murat Gülibrahimoğlu’nun sahip olduğu şirketlere, başta Kuzey İstanbul isimli firma olmak üzere verilmesiyle başlamıştır. Bu Cebeci alanı aslında taş ocaklarından ibaret olup Güney Cebeci ve Kuzey Cebeci olmak üzere iki firma tarafından işletilmekteydi. Bu şirketler tarafından uzun yıllardır işletilen bu alanlarda milyonlarca metreküplük çok büyük dolgu alanları oluşmuştur. İBB üzerinden dolgu alanı müsaadesi Murat Gülibrahimoğlu’nun şirketlerine verilmiştir. Hatırladığım kadarıyla 2022 yılından itibaren tüm İstanbul’un döküm ve hafriyat alanı olarak burası gösterilmiştir. Buraya giden hafriyat yaklaşık İstanbul’un tüm hafriyatının %70 dir. Buranın yıllık cirosu 150 -200 milyon dolar civarındadır. Bu para bu işleri yapması gereken İSTAÇ isimli iştirak tarafından yürütülmesi gerekirken belediyenin iştiraki baypass edilerek önemli bir kamu ziyanı oluşturulmuş belediye kasasına girmesi gereken para bir şahsın cebine gitmiştir. Bu firma resmi fişlerin yanında gayriresmi fişlerde kesmiş bu formda çift fiş kesme aksiyonu yapmış gelen paraların bir kısmını da naylon faturalarla dışarıya aktarmıştır. Bu bahisteki bir başka konuda belediye meclisi eli ile hafriyat döküm fiyatları daima artırarak Murat Gülibrahimoğlu’nun çok yüksek çıkarlar elde etmesi sağlanmıştır.”
“EKREM İMAMOĞLU DÖKÜM ALANI ALANINDAKİ İŞLERİN GAYRİRESMİ ORTAĞIDIR”
“Resmi hesaplardan yurt dışına gönderilmiş paraların olduğunu düşünüyorum” diyen Yıldız, tabirinin devamında şunları söyledi:
“Bu paraların bir kısmı Ekrem İmamoğlu’nundur. Bu şahıs Fatih Keleş aracılığıyla Ekrem İmamoğlu ile toplantılar yapmış ve bu müsaadeleri almıştır. Ekrem İmamoğlu döküm alanı alanındaki işlerin gayriresmi eşit ortağıdır. Ben Murat Gülibraihmoğlu ile iki üç kez görüştüm. Bu görüşmelerde kendisi ile belediye iştiraklerini kullanmak istemesi fakat gelirinde çok büyük bir kısmını kendi uhdesine geçirmek istemesi nedeniyle tartıştım. Bu şahıs İSTAÇ idaresine de bu mevzularda fütursuzca baskılar yapmıştır. Ben Ekrem İmamoğulu’na Murat Gülibrahimoğlu’nun belediyeye ziyan verdiğini ve uzaklaştırılmasını gerektiğini defaaten söylememe karşın kendisi işlere devam etmiş. Bana ise ‘sen bu işlere karışma’ denmiştir. Bu olaydan sonra bir nevi bana İSTAÇ’tan el çektirilmiştir. Cebeci de yapılan ikinci operasyon taş ve mıcır operasyonudur. Bu operasyon sonucunda Murat Gülibrahimoğlu taş piyasasını ele geçirmiş en kıymetli aktör olarak aşikâr periyotlarda taş üretimini durdurarak taş fiyatlarını arttırmış. Kendisi bu biçimde kara borsacılıkta yapmıştır. Bu paranın yarısı operasyonu birlikte yürüttüğü, Fatih Keleş aracılığıyla Ekrem İmamoğlu’na da gitmiştir. Bu operasyonda Murat Gülibrahimoğlu Güney Cebeci ve Kuzey Cebeci isimli firmaların idaresinde bulunan öteki ortak olan şirketlerin sahiplerini tehdit ederek paylarını satın aldığını duydum. Birebir vakitte Kuzey Cebeci ve Güney Cebecide ki İSFALT”ın paylarını de pahasının altında satın almak istedi. Bu hususta Fatih Keleş İSFALT idaresine baskı yapmış beni de bu hususta ikna etmeye çalışmıştır. Ekrem İmamoğlu da satılması konusunda onayı olduğunu söyledi. Ben ‘bu satışı kamuoyuna anlatamazsınız, siyasetten de ekonomik olarak da yanlış bir iş’ dedim. Bu ihtarın sonucunda Ekrem İmamoğlu bu satıştan vazgeçmek zorunda kaldı.”
“BELEDİYE ÇOK ÖNEMLİ ZİYANA UĞRAMIŞTIR”
Ekrem İmamoğlu’nun her fırsatta Murat Gülibrahimoğlu’nun çok maharetli ve çok yetenekli bir insan olduğunu ve önünün açılması gerektiğini söylediğini sav eden Yıldız, şöyle konuştu:
“Birgün Ekrem İmamoğlu birçok belediye bürokratının olduğun toplantıda Eyüp civarında taş ocaklarının kent içinde kaldığını bunların buradan kaldırılmasını gerektiğini söyledi. Buradaki maksadı taş ocaklarının tamamını fonksiyonsuz bırakarak Murat Gülibrahimoğlu’nun büsbütün tekelleşmesini sağlamaktı. İbrahim Bülbüllü bu operasyonunu Fatih Keleş ismine mali denetim ve idaresini sağlamaktaydı. Fatih Keleş ve Arif Gürkan’ın birliktelikleri Beylikdüzünden beri devam etmektedir. İbrahim Bülbüllü, Fatih Keleş, Arif Gürkan Alpay ve Murat Gülibrahimoğlu’nun özel jetle birçok yurt dışı seyahati olduğu yapılacak araştırmalar sonucunda de görülecektir. 2024 yılının sonlarında operasyon argümanları çıkmaya başlanınca Murat Gülibrahimoğlu’nun elde ettikleri paraları kendi uhdesine geçirerek kaçacağı kaygısıyla bu şahıstan paraların istendiğini duydum. Ancak Murat Gülibraihmoğlu’nun paraların büyük bir kısmını vermediğini duydum. Aslında 2025 yılı mart ayı üzere de kendisi yurt dışına kaçtı. Londra’da olduğunu duydum. Londra’da önemli bir parası olduğunu bu paraların da yarısının Ekrem İmamoğlu’nun olduğunu iddia ediyorum. Bu para tahminimce birkaç yüz milyon dolardır. Bu operasyonlar sonucunda belediye kamu çok önemli ziyana uğramıştır.”
YAPININ 2. FİNANS KAYNAĞI: BOĞAZİÇİ ÖN GÖRÜNÜM BÖLGESİ
İBB’deki yapının ikinci büyük gayriresmi finans kaynağının Boğaziçi Ön Görünüm bölgesinde olduğunu argüman eden Yıldız, şunları söyledi:
“Bu yapı Fatih Keleş üzerinden denetim edilmektedir. Resmi muhatabı Boğaziçi İmar Müdürü Elçin Karaoğlu’dur. Gayriresmi ayağı ise Yakup Öner’dir. Ön görünümde kalıp da tadilat isteyen tüm yapılar Boğaziçi imara müracaat yapmak zorundadır. Zabıta Müdürlüğü eliyle kaçak yapılara müsaade verilmeyip birçok yapının inşaatı durdurularak Boğaziçi imardan müsaade almaya zorlanmaktadır. Boğaziçi imara başvuran şahıslar ya Fatih Keleş ya da Yakup Öner’e yönledirilmekte Yiine Boğaziçi imarda Fatih Keleş ve Yakup Öner’e bağlı ismini bilmediğim mimarlara yönlendirilmekteydi. Bu işlerin temel denetiminin Yakup Öner yapmaktaydı. Bu işler sonucunda Fatih Keleş ve Ekrem İmamoğlu’na direkt raporlar veriyordu. İlgili firmalarla yapılan görüşmeler sonucunda Yakup Öner, Elçin ile görüşerek işin olabiletisini görüşür bu tespitler sonucunda ekseriyetle Fatih Keleş ile bazen ise Ekrem İmamoğlu ile şahıslardan istenecek paralar tespit edilir. Başvuran şahıslara ulaşılarak tespit edilen ölçülerin yahut taleplerin gerçekleştirilmesi sonucunda bu imar işleri gerçekleştirilirdi. Ekrem İmamoğlu’nun direkt Elçin’e talimat verdiği işler olmuştur.
“İKİ OTELDEN 27 MİLYON DOLAR ALINDIĞINI DUYDUM”
Burası çok kapalı bir alandı. Fakat Mandarin Otel’de 20 milyon dolar, Six Sense Otel’de 7 Milyon dolar alındığını duydum. Tekrar yapı yapının sahiplerinden Zafer Bey, polis okulunun satışı ile ilgili yapılan son toplantıda lidere Boğaz Ön Görünüm’de bir villada tadilat yapacağını, bu tadilattan bir şey istenmemesini söyledi. Toplantıda lider bir yanıt vermedi çıkınca bana hitaben ‘ne kadar terbiyesiz bir adam, o işle bu işi birbirine karıştırıyor’ dedi. Duyduğum kadarıyla Yakup Öner bu villa içinde temaslarda bulunmuş.”
SAYIŞTAY RAPORUNA DİKKAT ÇEKTİ
İBB’nin Fen İşleri’nin Anadolu yakasındaki altyapı işlerinin İSTON A.Ş yerine ekseriyetle A-Yapı isimli firmaya verildiğini söyleyen Yıldız, “Yine son asfalt ihalesinde İSFALT’a yalnızca asfalt üretim işlerini verirken tüm asfalt serim işlerini dışarıdan üç dört firmaya dağıttılar. Asfalt işinde asfalt üretimi değil asfalt serim işi karlı kısımdır. Bu karlı işler şirketlere verilerek belediye önemli bir kardan vazgeçmiş ve bu formda kamu ziyanı oluşturulmuştur. Yeniden Ağaç A.Ş.’nin bitki alım ve dikim işleri azaltılarak iştiraka vermek yerine dışarıdaki firmalara verilmiştir. Bir başka alan medya, kültür ve irtibat alanıdır. Bu alanı belediyenin birinci aylarında Ekrem İmamoğlu, Murat Ongun, Serdar Taşkın ve Fatih Keleş organize etmiştir. Bu alan büsbütün kapalı devre olup, benim rastgele bir dahilim olmamıştır. Bir müddet sonra Murat Ongun ve Fatih Keleş’in tartışması sonucunda liderin ortaya girmesi ile bu alan büsbütün Murat Ongun’a bırakılmıştır. Emrah Bağdatlı isimli şahsın ne iş yaptığını tam bilmemekle birlikte daima Murat Ongun’un yanında ve irtibat çadırına gittiğimde de burada görmekteydim. Bu alan dediğim üzere Murat Ongun’un idaresindeydi. Bildiğim somut olaylardan Dijital Tecrübe Müzesi işini Murat Ongun organize etti. Burada işin bedeli şişirilmiş faturalar ile arttırılarak önemli bir kamu ziyanı yaratılmıştır. Bu oluşan farkın bir kısmının elden alındığını bir kısmının kaşlığında bağlantı ofisine mobilyalar alındığını, bir kısmının da şirket yöneticilerinin aldığını duydum. Bu olaya ait Sayıştay raporu da mevcuttur. Bu evrede hatırladığım somut olay budur” dedi.
Bimtaş A.Ş.’ye yönelik de suçlamalarda bulunan Yıldız, “Yönetim Kurulu lideri Emrah Şahan icracı olmaması gerekirken idareye direkt müdahale etmiş, bilhassa alt yüklenicileri kendisi seçmiş firmalar kümesi oluşturmuştur. Bu firmalar üzerinden birçok usulsüzlük yapılmıştır. Uzman Polat Genel Sekreter yardımcısı olunca İBB’nin Proje Etüt Dairesi kendisine bağlanmıştır. O saatten sonra kendisi de Bimtaş’ı pasifize ederek Bimtaş’taki firmalar üzerinden kendisine çalışmaya başlamıştır” diye konuştu.
“BELGE SIZINCA METRO İHALESİ YİNE YAPILDI”
Yıldız, sözünde şunları söyledi:
“Bir öteki mevzu Kültür Varlıkları Daire Başkanlığının uhdesinde ki onarım işleridir. Burası da çok kapalı bir alan olup Yetenekli Polat’ın belirlediği firmalarla çalışılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığınızca incelendiğinde tespitleri yapılacaktır. İbrahim Bülbüllü İSTAÇ”ın hatırladığım kadarıyla 2023 yılında çıkmış olduğu bir kamyon ihalesinde hazırlanan şartname yayınlandıktan sonra teklifler toplanmış Bilginay firması ihale sonucunda birinci olmuştur. İSTAÇ tarafından yapılan sorgulama sonucunda ihaleyi alan firma ihale kurallarına uygun araç vereceğini belirtmiştir. Bunun üzerine İbrahim Bülbüllü İSTAÇ Genel Müdürü Gökmen Togay’a gelerek bu firmanın şartnameye uygun araç vermeyeceğini, bunun görmezden gelinmesi halinde para alacağını söylemiştir. İSTAÇ idaresi bunu kabul etmemiş, Bilginay firması ihaleden çekilmiştir. Bu olayın bir müddet sonra Ziya Gökmen Togay bana anlatmıştır. Bir öbür husus kitap basım işleridir. Olağanda kitap basım işlerini Kültür Daire Başkanlığı planlar, işi Kültür A.Ş Alır ve piyasa ihale ederek bastırırdı. Cengiz Özkarabekir Kültür A.Ş. içerisindeki çalışanlar aracılığıyla ihale şartnamelerini belirler ve ihaleyi kendisi alırdı. Birçok vakit ihaleye çıkılmadan yahut sipariş verilmeden evvel kitapları bastırdığını biliyorum.
Bu mevzudan hem Kültür Daire Başkanlığı hemde Kültür A.Ş. idaresi şikayetçiydi. Bunu genel sekretere, genel sekreter aracılığıyla da lidere aksettiriliyordu. Liderin bu mevzulardaki hali ‘Cengiz Özkarabekirle çalışın, sıkıntıları çözün’ formunda oluyordu. Kalyon İnşaat’ın yapmakta olduğu son metro ihalesinin aslında en başta öteki firma için dizayn edildiği hangi firma için hangi fiyat tekliflerinin verileceğinin belirlendiği konuşuluyordu. Hatta Fatih Keleş’in bu firma ile yüzde 7 kurul üzerinden anlaştığı konuşuldu. Lakin ihaleden bir gün evvel bir şahsın noterden hangi firmanın hangi fiyata alacağını tasdik ettirmiş ihale sonucunda bu evrak basına sızdırılmıştır. Bunun sonucunda bu ihale apar topar iptal edilerek yeni ihaleyi Kalyon İnşaat almıştır ve bir evvelki ihalenin konusu büsbütün kapatılmıştır.
İETT’ye ilişkin İstanbul Vadisindeki 49 dönümlük arazinin ihalesinde evvel Ekrem İmamoğlu, Adem Soytekin’e buradaki işi alabileceğini, kendisine talih verilmesi gerektiğini söyledi. Hem Ali Kurt hem de ben bu işin Adem Soytekin üzere birisine verilemeyeceğine, yetersiz kalacağına, nitelikli inşaat firmaların ihale sonucunda almasını gerektiğini ilettik. Bunun üzerine lider bize ısrar edemedi. Yapılan ihale sonucunda birçok büyük firma ihaleye girmiş olup, İnvest Yatırım isimli Bahattin Uçar’a ilişkin firma ihaleyi almıştır. İhale sonucunda Adem Soytekin, Bahattin Bey’e giderek bu inşaatı ortak yapmak istediğini, yoksa İBB de işinin yürümeyeceğini söyleyerek tehditte bulunmuş. Bahattin Uçar beni arayarak bu durumu iletmiştir.
Ayhan Koç Mezarlıklar Daire Başkanlığı olduğu periyotta satışa kapalı mezarlık alanlarını kendi belediye lider adaylığına fon oluşturmak hedefiyle satışlar yapmış bu satışları kendisi ve aracılarla gerçekleştirmiştir. Bu olay İBB tarafından bir çok kişi tarafından duyulmuş bunun sonucunda kendisi tekrar birebir misyona getirilmemiştir.”
“İMAMOĞLU DİNLENDİĞİMİZİ SÖYLEDİ”
“Fatih Keleş’in kardeşi Zafer Keleş, Fatih Keleş ismine tahsilat işlerini yapmaktaydı. Ekrem İmamoğlu ismine yapılan tahsilatlar Fatih Keleş de toplanmaktaydı” diyen Keleş, şunları söyledi:
“Bu paralar çoklukla Florya’da bulunan eski başkanlık konutu olan ve Fatih Keleş’in ofis olarak kullandığı yere getirilmekteydi. Operasyondan yaklaşık 7-8 ay evvel Ekrem İmamoğlu birçok İBB bürokratına dinlendiğimizi ve takip edildiğimizi dikkatli olmamız gerektiğini söylemiştir. Ekrem İmamoğlu tüm nakdî sistemi kendisi takip etmekte olup, bu sistemde nam hesabına çalışan bireylere tek tek hesap sorardı. Bu şahıslarda kendi isimlerine vakit zaman küçük işler yapar, Ekrem İmamoğlu da buna göz yumardı.”
“BEN HİÇBİR MENFAAT TALEBİNDE BULUNMADIM”
Yıldız, Capacity AVM isimli yerden rüşvet aldığı argümanlarını reddederek, şu tabirleri kullandı:
“Benim hiçbir dahilim bulunmamakla bir arada kelam konusu olay Bakırköy Belediye Lider Yardımcısı Ali İstek Akyüz bana burada taşıyıcı perdelerin kesilerek binanın sarsıntı riskli hale geldiğini, buralarda otoparkların iptal edilerek dükkan yapıldığını söyledi. Bu şahısların benimle tanıştırmak istediğini söyleyerek Capacity AVM’nin temsilcisi mimar Sefer Kocabaş ve Mehmet İplikçioğlu’nu yanıma getirdi. Bu şahıslar bana mevzuyu anlattılar. Ben kendilerine bunun teknik bir husus olduğunu ve burada zelzele riskinin olup olmadığını tespit edilerek güçlendirme yapılmasını gerektiğini söyledim. Kendileri bana statik bir sorun olmadığını, her şeyin düzgün olduğunu söylediler. Ben burada insan hayatının kelam konusu olduğunu söylediğimde içlerinden birisi ‘bir halde hallederiz’ dedi. Ben bunun üzerine sesimi yükselterek insan hayatının kelam konusu olduğunu, öbür bir şeyin düşünülemeyeceğini söyleyerek çıkıştım. Bu görüşmeden bir müddet sonra belediye liderinin ve birçok belediye yöneticisi ile birlikte resmi toplantı yapıldı.
Bu toplantıya ben Süleyman Atik’i çağırdım. Buraya çağırma nedenim imar bahislerinde teknik bilgisinin olması nedeniydi. Toplantıda statik rapor istenmesi, o rapora nazaran hareket edilmesi görüşü çıktı ve bu sorunun ilgili firma ile bir arada çözülmesi kanaati hasıl oldu. AVM temsilcileriyle görüşmek için ise Ali İstek ve Süleyman Atik yetkilendirildi. Duyduğum kadarıyla ortalarında bir kaç görüşme olmuş. Ali İstek ve Süleyman Atik bir kaç kere görüşme sağlamış fakat görüşmelerin içeriğini bilmiyorum. Ben Ali Rıza’ya sorduğumda şahıslarla anlaşamadıklarını, üniversiteden rapor aldıklarını o rapora nazaran de süreç yapacaklarını söyledi. Süreç olarak da tebligat yapıp mühürleme sürecini uygulayacakların söyledi. Rastgele bir para cezasından bahsedilmedi. Mühürleme süreci için yürütmeyi durdurma kararı alınması üzerinden belediye tarafından ceza kesildiğini öğrendim. Bu süreçlerde hiçbir dahlim yoktur. Kimin ne bahiste ne istediğini bilmiyorum. Fakat ben hiçbir menfaat talebinde bulunmadım ve bu talep için hiçbir kimseyi göndermedim. Benim Bakırköy Belediyesi’nde hiçbir yetkim bulunmamaktadır.”
“İŞİMİ DÜZGÜN YAPTIĞIM İÇİN BASKIYA UĞRADIM”
İBB içerisindeki ‘sisteme’ dahil olmadığını, işlerini düzgün yaptığı için birçok baskıya uğradığını ileri süren Yıldız, sözüne şöyle devam etti:
“Ben bu üstte bahsetmiş olduğum, sisteme dahil olmadım. İştirakleri düzgün idareye uğraş etmem sebebiyle birçok baskıya da uğradım. Yetkim ve gücüm dahilimde iştiraklerin düzgün yönetilmesine çaba ettim. Benim bilgim dışında iştiraklerde yöntemsiz süreçler olmuş olabilir ancak benim üzerimden bunları gerçekleştiremediler. Bunun en bariz örneği iştiraklere verilmesi gereken birçok işi öteki firmalara verilmesidir. Misyona geldiğimde birçok odam olmasına karşın vakitle kullandığım alanlar elimden alındı. Bir devir sonra Ekrem İmamoğlu attığım bildirilere bile karşılık vermemeye başladı. Fatih Keleş ile de uygun olmayan talepleri nedeniyle aramız çok gergindi. Bu bahis herkes tarafından bilinmektedir. Müteakip kereler misyonu bırakmayı düşündüm lakin iştirakteki yöneticilerin benim gitmem durumumda kendilerine çok baskı olacağı telkinleri sonucunda misyona devam ettim.
“İMAMOĞLU’NUN ISRARI İLE BELEDİYE MECLİS ÜYESİ OLDUM”
2023 yılının yaz aylarında Ekrem İmamoğlu ile görüşmeye gittim ve yeni periyotta olmayacağımı kendisine ilettim. Kendisi bana bu bahiste hiçbir şey söylememekle birlikte yeni bir sistem kurabileceğini söyledi. Ben kendisine Bakırköy Belediye Başkanlığı’na adımın geçtiğimi söylediğimde kendisi bana ”orası sana az gelir’ dedi. Bu görüşmeden yaklaşık bir ay sonra bana beni Bakırköy Belediye meclis üyesi yapmak istediğini söyledi. Bu beni yanında denetim altında tutmak içindi. Bu mevzuda önemli ısrarları sonucunda kabul etmek zorunda kaldım. Kendisi bu halde başına uymayan şahısları misyondan alarak pasifiize edip denetim altında tutabileceği yerlerde görevlendirmiştir. Şayet bahsediliği üzere bu yapının yöneticisi olsaydım son seçimlerde farklı bir vazifeye alıp bağımız sıkı bir halde devam ederdi. Ben resmi olarak 30 Kasım 2023 tarihinde istifa ettim. Bundan sonrasında İBB uhdesindeki tezler ve tespitlerle adımın geçmesi dahi kabul edilemez. Cumhuriyet Başsavcılığınıza bildiklerimi tüm açıklığıyla anlattım. Bundan sonraki süreçte de gerçeğin ortaya çıkması için elimden gelen çabası göstereceğim.”
Ancak Başsavcılık, Yıldız’ın tabirini faal pişmanlık kararlarından faydalanabilmesi için kâfi bulmadı. Yıldız, sözünün akabinde tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’ne gönderildi.