ADALET Bakanı Yılmaz Tunç, 50-55 bin kişinin tahliye olacağı savına ait, “Özellikle kamuoyunda af olarak bedellendirilen konu bir sefer yanlış bir anlaşılma. Burada rastgele bir af kelam konusu değil. Bizim bu türlü bir gündemimiz de kelam konusu değil” dedi. CHP’ye kayyım atanacağı argümanlarıyla ilgili de Bakan Tunç, “Özellikle önden birtakım açıklamalar yapmak ve halkı yanıltmaya yönelik birtakım bilgiler aktarmak gerçek şeyler değil. Bunlara da dikkat etmek gerekir. Bilhassa toplumsal medya kullanıcılarının bu manada dezenformasyon teşkil edebilecek paylaşımlardan kaçınması gerekir ki bu türlü bir paylaşım şayet soruşturma konusu olursa esasen Cumhuriyet savcılıkları da dün akşam olduğu üzere devreye giriyor” diye konuştu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kocaeli’nin İzmit ilçesinde gerçekleştirilen ‘Yargı ve İş Dünyası’ başlıklı sempozyuma katıldı, açılış konuşmasını yaptı. Bakan Tunç, program sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Tunç ile DEM Parti ortasında yarın yapılacak görüşmenin iptali ile ilgili sorulan soruya karşılık veren Bakan Tunç, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Başkan’a geçmiş olsun dileklerinde bulunarak görüşmenin içeriğini aktardı. Bakan Tunç, “Terörsüz Türkiye süreci kapsamında söz edecekleri konular vardı ve bu konuları bizlerle paylaşacaklardı fakat olağan Süreyya Bey’in rahatsızlığı nedeniyle bunu biraz ötelemek durumunda kaldık. Tüm odaklandığımız nokta şu anda elbette ki Sırrı Süreyya Başkan’ın sıhhatine kavuşması, bir an evvel eski haline gelmesi ve ortamıza katılması. Bütün temennimiz bütün duamız bu. Kendisi hakikaten uzlaşmacı kişiliğiyle bu sürece değerli katkılar veriyordu. Terörsüz Türkiye’ye inanan bir kişiydi ve bu hususta da değerli çalışmaları başlatmışlardı. Birtakım görüşmeler sonucunda, sonrasında da Adalet Bakanlığımızda heyetiyle birlikte yarın için buluşacaktık ve kendilerinden bizlere iletecekleri konuları, görüşleri dinleyecektik” dedi.
“ZAMAN VAKTE BİRTAKIM TALEPLERİ OLUYORDU’
Bakan Tunç, “Ben daha evvel parlamentoda da vazife yaptım. O heyette bulunan milletvekilleriyle de evvelden görüşmelerimiz oluyordu. Yarınki toplantı yapılsaydı neler gündeme gelecekti? Elbette ki görüşme sırasında neleri tabir edeceklerini bizim şu anda söylememiz mümkün değil lakin öncesinde bilhassa cezaevlerinde bulunan tutuklu ve mahkumların kurallarıyla ilgili olarak vakit zaman birtakım talepleri oluyordu. Bunlar, bilhassa mevzuatımız çerçevesinde, kanunlar, ceza infaz yönetmeliklerimiz çerçevesi içerisinde yapılabilecek konular esasen kanun çerçevesinde yapılıyordu. Bilhassa hasta tutuklu ve mahkumlarla ilgili, onların tedavi süreçleriyle ilgili, bilhassa infaz kurallarıyla ilgili olarak birtakım taleplerde bulunmuşlardı ve onlarla ilgili yapılan çalışmaları o görüşmede değerlendirebilirdik. Yeniden cezaevlerindeki idare ve gözlem kurulu kararlarıyla ilgili birtakım talepleri vardı. Buna emsal kimi talepler yarın yapacağımız, yapmayı planladığımız görüşmede lisana getirilebilirdi. Bunları daha evvel de lisana getirmişlerdi. Artık ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldık” sözlerini kullandı.
‘TÜM TEMENNİMİZ BU’
Bakan Tunç asıl değerli olanın Sırrı Süreyya Öncü’nün bir an evvel sıhhatine kavuşması olduğunu söyleyerek, “Düne nazaran daha yeterli olduğunu öğrenmiş olmamız da bizler için sevindirici bir gelişme. İnşallah sıhhatine kavuşur ve bilhassa ülkemiz için, 40 yıldan bu yana ülkemize ayak bağı olmuş ve ülkemizin gelişmesinin, kalkınmasının önünde en büyük pürüz olan terör belasından kurtulma süreci, terörsüz Türkiye süreci sürecine yeniden kaldığı yerden inşallah takviye vermeye devam eder. Tüm temennimiz bu” dedi.
‘BU 3 KADEMENİN TEK EMELİ, CEZA ADALETİNİ SAĞLAMAK’
İnfaz düzenlemesinde cezaevlerinden 50-55 bin kişinin tahliye edilebileceği tezlerine ait soruya karşılık veren Bakan Tunç, şu ifadeleri kullandı;
“Tabii kamuoyunda 10’uncu Yargı Paketi olarak biliniyor lakin Yeni Yargı Islahatı Strateji Dokümanımızın de birinci paketi olacak. Yeni Yargı Islahatı Strateji Dokümanımızda belirlediğimiz 264 gaye var. Bu amaçları muhakkak bir takvime bağlamış durumdayız ve bu uygulama takvimi yeterince yasal düzenleme gerektiren konuları, teknik çalışmaları, taslakları biz milletvekillerimize arz edeceğiz. Tekrar uygulamadan kaynaklanan konuları aslında idari kararlarla gerçekleştirmenin uğraşı içerisinde olmaya devam edeceğiz. Bu ıslahat dokümanımızın birinci paketi olacak ceza adaletiyle ilgili. ‘Ceza adaleti’ dediğimiz vakit olağan yalnızca infaz evresi değil; soruşturma evresi yani kanıtların toplanma basamağı, kovuşturma etabı, ‘Yargılama’ dediğimiz kısım ve sonrasında da infaz etabı. 3’ü de birbirinden bedelli etaplar. Bu 3 basamağın da tek emeli, tek gayesi, ceza adaletini sağlamak; toplumu kabahatten korumak ve cürümle çaba etmek; toplumsal barış ve huzuru sağlamak. Hasebiyle yargı paketimizde hem soruşturma kademesiyle ilgili hem de infaz etabıyla ilgili ve kovuşturma etabıyla ilgili kimi düzenlemeler olacak.”
‘TUTUKLAMA ÖNLEMİNDEN KAYNAKLANAN BİRTAKIM TENKİTLERİ KARŞILAYACAK DÜZENLEMELER OLACAK’
Kanun yapma yetkisinin milletvekillerinde olduğunu hatırlatan Bakan Tunç, “Özellikle kamuoyuna yansıyan birtakım düzenlemeler var. Trafik kabahatleriyle ilgili İçişleri Bakanlığımızın idari para cezalardaki caydırıcılıkla ilgili bir çalışma var lakin tıpkı vakitte bilhassa trafik hatalarında toplumda çok büyük rahatsızlık oluşturan, Türk Ceza Kanunu’nda da düzenlenmesi gereken konular var. Trafikte yol kesme üzere bilhassa ‘Maganda’, ‘Şehir eşkıyası’ dediğimiz, kıymetli günlerde, kutlama günlerinde, nişanlarda, düğünlerde bilhassa silah kullanılması ve bunun tatsız olaylara neden olması üzere birçok konu, bizim bu pakette yer alacak. Yeniden bilişim cürümlerinin önlenmesi ve yargılama süreçlerinin süratli bir biçimde sonuçlanması ve bu manada vatandaşlarımızın mağdur edilmemesi ile ilgili olarak da değerli düzenlemeler olacak. Daha evvelce de kamuoyuyla paylaştığımız, kontrollü özgürlük uygulamalarından kaynaklanan tekrar tutuklama önleminden kaynaklanan kimi tenkitleri karşılayacak düzenlemeler de olacak” dedi.
‘HERHANGİ BİR AF KELAM KONUSU DEĞİL’
“Özellikle kamuoyunda af olarak bedellendirilen konu bir kez yanlış bir anlaşılma. Burada rastgele bir af kelam konusu değil” diyen Bakan Tunç, “Bizim böyle bir gündemimiz de kelam konusu değil. Burada bilhassa Ceza İnfaz Kanunu’nda yapılacak olan düzenlemeler cezaevlerindeki kaidelerle ilgili. Tekrar hasta mahkumların kuralları, onların alternatif infaz yöntemlerinden yararlanabilmeleri, belirli yaşın üstündeki mahkumlarla ilgili tekrar natürel birtakım kabahatler hariç tutulmak kaydıyla ve kapsam prestijiyle bunlar doğal ki milletvekillerimizin takdirlerinde olan konular. Bilhassa 55 bin kişinin affedileceği biçimindeki kıymetlendirme bir kez hakikat değil. Covid müsaadesi vardı; 2023 yılının 31 Temmuz’unda bu sona ermişti. Covid vaktinde 3 yıl boyunca açık cezaevindeki mahkumlar müsaadeye gönderilmişti. Kapalıdaki mahkumlar de 3 yıl erken açık cezaevine çıkarak oradaki Covid tehlikesinin sıhhat riskini ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenlemeyi Meclisimiz yapmıştı. 31 Temmuz 2023 tarihi prestijiyle kararları katılaşanlar ve cezaevinde bulunanlar bundan yararlanabildi. 31 Temmuz 2023 tarihinde kararı mutlaklaşmış cezaevinde bulunanlardan evvel cürmü işlediği halde, yargılaması uzun sürdüğü için, kendinden kaynaklanmayan bir sebeple bundan yararlanamadığını söz eden vatandaşlarımız var. Artık bunların talebiyle ilgili bir kıymetlendirme kelam konusu olabilecek. Hata tarihi prestijiyle yararlananlardan evvel kabahat işleyenler lakin ‘Benim de yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle yararlanamadım’ diyen şahısların talebiyle ilgili bir durum kelam konusu. Bu doğal Meclis’in takdirinde olan bir konu. Milletvekillerimiz elbette ki bu talepleri kıymetlendirecek. Biz tahlile yönelik bir taslağı onlara arz edeceğiz” sözlerini kullandı.
‘BİZİM BU DÜZENLEMEMİZ KİŞİ SAYISIYLA ALAKALI DEĞİL’
Suçun tamamının infaz edilmesi ya da bir kısmının infaz edilmesi ile ilgili düzenlemeler hakkında da konuşan Bakan Tunç, “Cezaevlerindeki iyi hal kurallarının düzenlenmesi ve cezaevindeki sistemi sağlamaya yönelik bilhassa dörtte dört infaz yerine dörtte üç üzere bir alternatifin kıymetlendirilmesi konusunda bir görüş var. Bu görüşü biz bir teknik taslak olarak hazırladık. Milletvekillerimizin takdirlerini arz edeceğiz. Milletvekillerimizi de iktidarıyla, muhalefetiyle bu 2 bahis, 31 Temmuz 2023 ve dörtte dörtle ilgili daima bu taleplerle karşılaşıyorlar. Bunlar olağan ki Meclisimizin takdirinde olan konular. Bundan ne kadar kişi yararlanacak, biz işin o tarafında değiliz. Bizim bu düzenlememiz bundan yararlanacak kişi sayısıyla alakalı değil. Bu düzenlememiz büsbütün ceza adaleti sistemiyle ilgili olan bir konu. Burada bir eşitlik, bir mağduriyet kelam konusu mudur, değil midir bunu pahalandırmak lazım. Yoksa kişi sayısıyla ölçtüğünüz vakit yanlış sonuca varırsınız” dedi.
‘CHP’NİN KURULTAYINA AİT ŞİKAYETLERİ CHP’NİN DELEGELERİ YAPMIŞTI’
CHP kurultayının iptal edileceği ve kayyım atacağı argümanlarıyla ait bir soruyu yanıtlayan Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi:
” Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38’inci Olağan Kurultayı’na ait şikayetleri yeniden Cumhuriyet Halk Partisi’nin delegeleri yapmıştı ve Hatay Büyükşehir Belediyesi eski Belediye Başkanı başta olmak üzere birtakım delegeler Cumhuriyet savcılıklarına başvurdu. Evvel Bursa, sonra Ankara’da yetkili yargı yeri olarak soruşturma devam etti. Şikayetler oldu, sonra delegeler gelip sözler verdiler. Natürel oradaki soruşturma devam ediyor. Kanıt toplama çalışmaları da devam ediyor. Zira bir şikayetin yargı tarafından, savcılık tarafından değerlendirilmemesi kelam konusu olamıyor ve birtakım sözler ve sav edilen menfaat sağlamayla ilgili hususlar varsa bunları tespit edecek olan elbette ki Cumhuriyet savcılığıdır.”
‘TAMAMEN DEZENFORMASYON AMAÇLIDIR’
İddiaların gerçek olmadığını belirten Bakan Tunç, “Diğer yandan da hukuk mahkemelerinde, asliye hukuk mahkemesinde de tekrar Cumhuriyet Halk Partili delegeler tarafından açılan kongreyi iptal davaları var. Önlem kararı reddedilmişti ve oradaki süreçte şimdi daha duruşma basamakları başlamadı lakin dün akşam kimi toplumsal medya mecralarında maalesef dezenformasyon maksatlı, halkı aldatıcı bilgi yayma kabahatini teşkil edebilecek nitelikte paylaşımlar oldu. Bunlar yanlışsız değil. Burada bilhassa yargı sürecini, yargıçların, savcıların neyi yapacağını toplumsal medyadaki gazeteciler ya da kimlerse bu paylaşımları yapanlar onlarla paylaşacak durumda değiller. Yargı kendi mecrasında yürür. O denli kimin tutuklanacağı, ‘Şu hür kalacak, bu tutuklanacak’ formunda şahısların toplumsal medyada paylaşım yapması büsbütün dezenformasyon gayelidir. Bu cins paylaşımlar hakikat değildir; halkı yanıltmaya yöneliktir. Bunlara prestij edilmemesi gerekir ve bunların ziyanlı sonuçları olur. Zira o paylaşımlar nedeniyle huzursuz olan beşerler olabilir. İktisada ziyan verme durumu olabilir. Tüm bunlar gerçek şeyler değil. Bu hususta bilhassa toplumsal medya paylaşımları yapılırken yargı süreçleri esasen kendi mecrasında işler. Onunla ilgili bilhassa önden birtakım açıklamalar yapmak ve halkı yanıltmaya yönelik birtakım bilgiler aktarmak hakikat şeyler değil. Bunlara da dikkat etmek gerekir. Bilhassa toplumsal medya kullanıcılarının bu manada dezenformasyon teşkil edebilecek paylaşımlardan kaçınması gerekir ki bu türlü bir paylaşım şayet soruşturma konusu olursa esasen Cumhuriyet savcılıkları da dün akşam olduğu üzere devreye giriyor” diye konuştu.
‘BÖYLE BİR GAYRET İÇERİSİNDE GİRİLMESİ ÇOK ŞIK OLMAMIŞTIR’
Gezi Parkı davası mahkumu ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi kararının dün Meclis’te okutulması ve akabinde da tartışmalara yol açması hakkında da konuşan Bakan Tunç, “Meclisin çalışma tertibi aşikardır. TBMM iç tüzüğündeki kurallar çerçevesinde Meclis çalışmaları yürütülür ve bu kuralın dışına çıkarak birtakım farklı çalışmalar içerisine girmek, Meclis’in saygınlığına da gölge düşüren konulardır. Bunlara esasen meclis liderimiz gerekli yanıtı da vermiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı ortadadır. Yargıtay’ın kararı da ortadadır. Natürel mahallî mahkemenin ve Yargıtay’ın vermiş olduğu karar sonrasında Meclis tarafından okunmuştur ve münasebetiyle yine yargılama kelam konusu olmadığı için muhakkak devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararının orada okunması sonuca tesirli bir durum değildir. Bilhassa Meclis Başkanvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığı nedeniyle Meclis’in milletvekillerinin çoğunluğunun orada bulunmadığı, Meclis’in çalışmalarına orta verilecek bir ortamda, bu türlü bir uğraş içerisine girilmesi çok şık olmamıştır. Aslında gerekli karşılığı da Türkiye Büyük Millet Meclisi Liderimiz Sayın Numan Kurtulmuş vermiştir” diye konuştu.
‘TCK’YA NAZARAN KABAHATSE BUNUN İNTERNETTE İŞLENMESİNMESİ DE SUÇTUR’
Bilişim hatalarının artması ile ilgili de soruyu yanıtlayan Bakan Tunç, “Tabii teknolojinin artması, internet çağı, bilişim hatalarını artırdı. Bu bahiste yargının aşikâr bir iş yükünü de bilhassa toplumsal medyada işlenen ve internette işlenen yalnızca hakaret, tehdit cürümleri değil, kişilik hakları, özel hayatın korunması, bunlar kıymetli. Bunun yanı sıra internet yoluyla dolandırıcılık, yasa dışı bahis ve kumar üzere konular da maalesef son vakitlerde artmaya devam ediyor. Bu mevzuda bilhassa bizim yargı paketimizde, bilişim kabahatlerine yönelik, telefon dolandırıcılığına yönelik birtakım önlemler içeren değerli düzenlemeler olacak. Bu 39 unsurun içerisinde bunlar da var. Toplumsal medya evet bir özgürlük alanı ancak özgürlüğün de bilhassa temel hakların korunması bakımından sonları vardır. Şayet bir konu gerçek hayatta hata teşkil ediyorsa, işlediğiniz bir fiil, bir hakaret, tehdit ya da dolandırıcılık, bu Türk Ceza Kanunu’na nazaran hataysa bu, bunun internette işlenmesi, toplumsal medyada işlenmesi de tıpkı biçimde hatadır. Bu kapsamda esasen bizim önlenmesine dair kanunumuz var. 2007’de çıkmıştı; 2012, 2014’te ve 2020 yıllarında güncellemeler yapılmıştı ve bu kapsamda da önümüzdeki süreçte uygulamadan kaynaklanan sorunları giderecek birtakım çalışmalarımız olacak” dedi.