Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bölücü örgütün ‘kendini fesih ve silahları teslim’ kararı aldığını açıklamasıyla ‘terörsüz Türkiye’ gayretlerimizde yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin Küme Toplantısı’nda konuştu. “Biliyorsunuz, 14 Mayıs tarihi, bundan 75 yıl evvel gerçek manada yapılan birinci seçimle, ülkemizin demokrasiye geçtiği gündür” diyen Erdoğan, “Bu seçimlerde tek parti CHP’si iktidardan düşmüş, yerine milletin teveccühüyle Demokrat Parti ülke idaresini devralmıştır. Halkımız, ‘yeter kelam milletindir’ diyerek, tek parti faşizminin akabinde Menderes ve arkadaşlarını tek başına iktidara taşımıştır. Merhum Menderes, bölümün CHP idaresinin tehditlerine, tahriklerine, üniversite gençliğini sokağa döken ‘provokasyon siyasetine’ karşın 10 yıl boyunca Türkiye’ye çok büyük hizmetler yapmıştır. Milletimizin gözbebeği olan İmam Hatip Okulları onun uğraşlarıyla açılmış, Ezan-ı Muhammedi aslına uygun olarak 18 yıl sonra tekrar onun gayretleriyle okutulmuştur” dedi.
“Yıllarca fakirlikten, imkansızlıktan, gariplikten yakasını bir türlü kurtaramayan Anadolu köylüsü ayağındaki çarığı birinci kere onun vaktinde çıkarmıştır” diyen Erdoğan, “Ülkemiz yolla, elektrikle, makinayla, traktörle, milletimiz hizmetle 14 Mayıs 1950’den itibaren tanışmıştır. Demokrat Parti’nin 10 yıllık iktidarı, demokrasi ve kalkınma atılımlarımız açısından kıymetli bir milattır. Her ne kadar daha sonraki yıllarda demokrasimiz darbeler ve vesayet teşebbüsleriyle epey hırpalanmış olsa da milletimiz iradesine sahip çıkarak, demokrasi bayrağını daima yine yükseltmiştir” sözlerini kullandı.
Erdoğan, millet iradesinin gerçek manada tecelli edişinin 75’inci yıl dönümünde başta şehit Başbakan Adnan Menderes olmak üzere demokrasinin tüm kahramanlarını bir sefer daha rahmetle yad ettiğini kaydetti. Erdoğan, “Yine dünya durdukça, uyduruk mazeretlerle 14 Mayıs 1950 halk ihtilalinin önderlerini asanları da esefle, öfkeyle, nefretle anmaya devam edeceğiz” dedi.
Bugün 75 yıllık demokrasi seyahatinin kilometre taşlarından biri olan 14 Mayıs 2023 seçimlerinin de 2’nci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Geride kalan iki yılın her gününü emanetini taşıdığımız milletimize icraatla, yatırımla, yapıtla, hizmetle geçirmeye uğraş ettik. Önümüzde millete meydanlarda verdiğimiz sözleri yerine getirebilmemiz için en fazla 3 yıllık vakit var. Sayılı günlerin çabuk geçeceğinin farkındayız. Bu süreyi en verimli halde kıymetlendirerek, Türkiye Yüzyılı’nın inşasında hedeflediğimiz yere ulaşmayı istek ediyoruz. Pazartesi günkü gelişmeyi bu doğrultuda atılmış kritik bir adım olarak görüyoruz” açıklamasını yaptı.
“Bölücü örgütün kendini fesih ve silahları teslim kararı aldığını açıklamasıyla terörsüz Türkiye uğraşlarında yeni bir safhaya geçildi”
Bölücü örgütün “kendini fesih ve silahları teslim” kararı aldığını açıklamasıyla “terörsüz Türkiye” uğraşlarında yeni bir safhaya geçildiğini aktaran Erdoğan, “Bu safha; birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı, birebir ortak geleceğe hakikat yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır. Bu safha; 86 milyonun ortasına örülen terör duvarını kalıcı olarak ortadan kaldırma safhasıdır. Bu safha; demokrasimizin serpilmesine ket vuran büyük bir pürüzden kurtulma safhasıdır” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi sıkıntısını kendi devletinin, kendi siyasi kurumlarının, kendi vatandaşlarının iradesiyle çözebilme kabiliyetine sahip olduğunu dosta-düşmana gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İttifak ortağımız MHP Genel Lideri Sayın Bahçeli’nin geçtiğimiz ekim ayında ortaya koyduğu kapsayıcı, kuşatıcı, kolaylaştırıcı duruş, elbet, bugüne uzanan güzel sürecin dibacesi olmuştur. Esasen merhum Özal’dan beri bu doğrultuda başlatılmış pek çok uygun niyetli teşebbüs vardır. Bu teşebbüslerin tamamı da içerideki ve dışarıdaki birtakım odakların farklı hesapları sebebiyle akamete uğramıştır. Geçtiğimiz 40 yılda özellikle 1990’lı yıllarda yapılan kimi yanlış uygulamaların da tesiriyle terör gerilemek yerine yerini genişletmiştir” tabirlerini kullandı.
Onbinlerce vatan evladının hayatı kıymetine süren terör iklimini bitirmek için başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı periyotlarında daima bir arayış içerisinde olduklarını lisana getiren Erdoğan, “Hatta bu uğurda hiçbir siyasetçinin almadığı riskleri aldık, çok ağır yüklerin altına girdik. Maalesef, bu hasbi arayışlarımız da karanlık ve kanlı hesapların mahsulü akınlarla sabote edildi. Sonuçta örgütün hareketlerine başladığı tarihten bugüne geçen 40 yılı aşkın müddette Türkü, Kürdü ve öbür kesitleriyle milletimizin tüm fertleri acı çekmiş, kayıp vermiştir” dedi.
Terörün yalnızca vatandaşların canını yakmadığını, iktisada de de ağır darbe vurduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye, vatandaşlarının refahı için kullanması gereken trilyon dolarla tabir edilen devasa bir kaynağı direkt terörle uğraş yahut dolaylı olarak terörün yol açtığı ekonomik ve toplumsal meselelerin tahlili için harcamıştır. Şunu az buçuk iktisat bilen herkes kabul ediyor: Bizimle tıpkı kulvardaki kimi ülkeler gelişmişlik liginin en üstüne çıkarken, biz yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik” tabirlerini kullandı.
Siyasi istikrarsızlığın da tesiriyle maruz kalınan yıkımların ve ödenen büyük bedellerin Türkiye’nin bugün dahi yaşadığı kimi meşakkatlerin kaynağı olduğunu tabir eden Erdoğan, “Tecrübelerimiz bize ülkemizi kendi siyasi ajandalarının aparatı olarak kullanmak isteyen güçlerin sinsi oyunlarını bozdukça, başka sıkıntılarımızın tahlilinin kolaylaştığını göstermektedir. Özellikle son 10 yılımız bu gerçeğin pek çok örneğiyle bezelidir” açıklamasını yaptı.
2023 ve Türkiye Yüzyılı vizyonlarıyla değil de eski paradigmalarla devam edilseydi bu noktaya katiyetle gelinemeyecek olunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte böylesine derin bir art plana sahip terör sıkıntısının ortak akıl, ortak vicdan, ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ temelinde nihayete erme yoluna girmiş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Biz, devlet ve millet olarak terörle sınandık, hem de en ağır formda sınandık; bedelini ödedik, derslerini çıkardık ve nihayet bu musibetten büsbütün kurtulma kademesine geldik. Öbür yandan bölgemizde cereyan eden her gelişme, terörle hiçbir güzel sonuca varmanın mümkün olmadığını da ortaya koymuştur” dedi.
Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin zamanının artık kapandığını açıklayan Erdoğan, “Meşru ve makbul yollar varken, diğer yol aramak yalnızca akıl dışı değil, vaktin ruhuna da alışılmamıştır. Bunun aksini hiç kimse tez edemez. Artık bir defa şunu açık açık ortaya koymak gerekiyor: İnanç, huzur, refah içinde yaşamak fakat ve lakin milletçe birlik ve beraberliğimizi güçlendirmekle, kendi geleceğimize sahip çıkmakla, kendi altyapımızı kurmakla, kendi yolumuzu çizmekle mümkündür. Bunu başaramayan ülkelerin ve toplumların ne hallere düştüğünü daima beraber görüyoruz. AK Parti olarak, her kesitten ve inançtan insanımızla bu mutabakatı sağladığımız için 23 yıldır iktidardayız” diye konuştu.
“Cumhur İttifakı olarak bu mutabakata inandığımız ve omuz verdiğimiz için ülkemizi kaç badirelerden kurtardık” diyen Erdoğan, ” Arif Nihat Asya’nın şu kelamına bilhassa dikkatinizi çekmek isterim. Merhum şairimiz diyor ki; ‘İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz.’ Biz işte bunun için çaba ediyoruz. Bin yıllık maziden parlak geleceğimize sağlam bir köprü kurmak istiyoruz. Dünyada siyasi, toplumsal, kültürel, ahlaki dengelerin alt üst olduğu bir devirde 86 milyonun fertleri ortasında ideal, gönül ve fikir birliğini güçlendirmek için çabalıyoruz” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Örgüt, aldığı kararla bizim milletimizle aslında yaptığımız ortak ömür ve ortak gelecek mutabakatına uygun bir adım atmıştır. Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da bu gerçekleri görüp, fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati kıymete sahiptir. Avrupa’daki ve dünyanın başka yerlerindeki örgüte müzahir lobileri, artık Türkiye tersi faaliyetler yerine ülkemizin yanında görmek istiyoruz” dedi.
Türkiye’nin isminin terörle değil, teknolojiyle, kültürle, sanatla, demokratik ve insani gelişim standartlarının yükselişiyle anılmasını istek ettiklerini bildiren Erdoğan, şunları söyledi:
“Burada şunun altını çizmek durumundayım: Şayet gelinen nokta, değerli bir muvaffakiyet ise, bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Bu vesileyle terörsüz Türkiye uğraşımızın bugüne gelmesindeki emeğini ve fedakarlığını yakinen bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Lideri Sayın Bahçeli’ye hassaten şükranlarımızı söz ediyoruz. Cumhur İttifakı’nın gücü, dayanışması, ülkenin meselelerini çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti, bu süreçte bir kere daha tebellür etmiştir. Yine DEM Partisi içerisinde sürece büyük dayanak veren merhum Sırrı Süreyya Başkan başta olmak üzere sorumluluk şuuruyla hareket eden tüm isimlere, eş liderlere, tüm siyasetçilere teşekkür ediyorum.”
Sağduyulu telaffuzların önümüzdeki periyotta de motamot sürdürülmesini beklediklerini belirten Erdoğan, “CHP Genel Lideri Sayın Özel’e ve diğer siyasi parti yöneticilerine, bu süreçte sergiledikleri yapan tavır için takdirlerimizi sunuyoruz. Her ne kadar sürece karşı aralı, hatta kimi vakit önemli manada olumsuz tutum takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel liderlerine da teşekkürlerimizi iletiyoruz. Siyasi rakibimiz de olsa bu siyasetçilerin temsil ettikleri toplum kesitlerinin hissiyatına tercüman olma vazifelerini, demokratik siyasetin yasal tabanında kalarak yerine getirmeleri çok çok önemlidir” formunda konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin verdiği imkanlarla sürecin bugüne kadar problemsiz bir biçimde gelmesine hayati katkı sağladığının göz gerisi edilmemesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesine muhataralı bir sıkıntının yürütülmesinin, mevzuyu her biri farklı istikametlere çekiştiren koalisyon yapıları içerisinde mümkün olmadığı açıktır. Elbette asıl olan uygulamadır. Kelamların tutulup tutulmadığının takibini Ulusal İstihbarat Teşkilatımız titizlikle yapacaktır. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde artık kalan konuları konuşmak, görüşmek, ilerletmek siyasetin işi haline gelecektir. Hasebiyle herkesi uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan ‘iyimser, umitvar lakin itidalli’ bir formda gelişmeleri takibe davet ediyoruz. İnşallah bundan sonra askerlerimiz, vatan savunmasının ve hudut ötesi sorumluluklarının gerektirdiği görevleri artık daha rahat ve itimat içerisinde yürütebilecektir. Emniyet teşkilatımız, kaynaklarını ve mesailerini organize cürüm şebekeleri başta olmak üzere milletimizi tehdit eden yapılarla uğraşa daha fazla teksif edebilecektir” değerlendirmesini yaptı.
“Uluslararası girişimcileri, kazan-kazan anlayışıyla ülkemizin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya çağırıyorum”
Bölge beşerinin üzerinden kalkan terör gölgesinin rahatlığı içerisinde yeni yatırımlarla, yeni gelir ve istihdam kaynaklarıyla yaşadığı yerin potansiyelini hakkıyla değerlendirebileceğini kaydeden Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Terörün vesayetinden kurtulan sivil siyaset alanında, hem ülkemiz, hem kentlerimiz için artık daha âlâ, daha güzel, daha faal hizmetler üretme imkanına kavuşacağız. Bu vesileyle milletlerarası girişimcileri, kazan-kazan anlayışıyla ülkemizin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya çağırıyorum. Terör sebebiyle 40 yıldır ülkemize kullandırılmayan kaynakları harekete geçirmeye aslında başlamıştık. Petrol başta olmak üzere tüm madenlerimizi hızla milletimizin buyruğuna amade kılacağız. Dokumadan makinaya, endüstrinin tüm alanlarında yeni tesislerin inşasını teşvik edecek, takviye vereceğiz. Tarihi ve olağan güzellikleriyle eşsiz hazinelere sahip bölgemizi turizmin en beğenilen destinasyonu haline getireceğiz. Güneydoğumuzun mümbit topraklarını sulamadan tohuma her alanda verimli tarım projeleriyle buluşturup, besin bölümündeki global liderliğimizi pekiştireceğiz. “
Bilhassa gençleri ve bayanları toplumsal ve ekonomik gelişmenin öncü aktörleri haline getireceklerinin altını çizen Erdoğan, “Velhasıl, yalnızca güvenlik ve huzur bakımından değil, turizmden kültüre, yatırımlardan toplumsal barışa kadar pek çok bahiste yeni bir devir bizi bekliyor. Tüm bunları hayata geçirmek için gereken planlamalara, çalışmalara, hazırlıklara şimdiden başladık. İnşallah bu tarihi fırsat, küçük hesaplar yahut milletlerarası ayak oyunlarıyla heba edilmeden samimi bir iklimde tekemmül eder. Biz, ‘terörsüz Türkiye’ menziline varılması için kararlı, sabırlı, uygun niyetli ve yapan bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz” tabirlerini kullandı.
Bulundukları makamın omuzlarına yüklediği sorumluluğun gereğini layıkıyla yapacaklarını, 86 milyonun tamamına inanç veren duruşlarını son raddeye kadar koruyacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Örgütün ‘fesih ve silah bırakma’ kararı sonrasında vatandaşlarımızın sevincini paylaşmak yerine ekranlarda karalar bağlayanları geride bırakıp istikbale daima birlikte yürüyeceğiz. 40 yıl boyunca ödenen ağır bedeller ortadayken ‘Örgütün silah bırakmasından bana ne?’ diyen tuzukurulara ise yalnızca acıyarak bakıyoruz. Onlara da Allah’tan basiret ve feraset diliyoruz. Türkiye’de huzurun, kardeşliğin, dayanışmanın daha da güçlenmesi için çalışırken, bölgemiz ve ötesinde de barış uğraşlarına etkin katkı veriyoruz. Bugün ülkemiz barış diplomasisinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bölgesel ve global krizlerin tahlilinde takviyesi, yardımı, arabuluculuğu aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye’dir” formunda konuştu.
“İnşallah Gazze’yle ilgili de yakında yüreklere su serpen müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz”
Türkiye’nin sahip olduğu binlerce yıllık devlet deneyimi, güçlü siyasi liderliği ve yetişmiş diplomatlarıyla bu alanda istisnai bir pozisyonda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepsinden değerlisi, bölgesel barış ve istikrar için attığımız adımlarda tüm tarafların itimadına mazhar olabiliyoruz. Rusya- Ukrayna savaşından kardeş Pakistan ile Hindistan ortasındaki tansiyona, Gazze soykırımı karşısındaki vicdanlı duruşumuzdan Somali ve Etiyopya ortasında yürütülen görüşmelere kadar her yerde prensipli, dengeli, adaletli ve hakkaniyetli politikalarımızla muhataplarımızın itimadını kazandık. Unutmayın ‘Dost acı söyler ‘prensibiyle her vakit doğruları söyledik, mazlumun da zalimin de kimliğine hiçbir vakit bakmadık” açıklamasını yaptı.
“Ateşe akaryakıt dökenlerden değil, söndürmek için seferber olanlardan olduk” diyen Erdoğan şunları kaydetti:
“Şunu bir sefer daha üzerine basa basa söylemek isterim: Bizim başta bölgemizde olmak üzere global ölçekte barıştan, huzurdan, demokrasi, güvenlik ve istikrardan diğer hiçbir gayemiz yoktur. Son günlerde baş döndürücü bir hal alan diplomasi trafiğimizle işte bunu başarmanın uğraşı içindeyiz. Bu vesileyle geçen hafta yaptığımız telefon görüşmesini müteakip dün Suudi Arabistan’da ‘Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını’ açıklayan Amerikan Lideri Sayın Trump’a buradan teşekkür ediyorum.”
Gazze’de artık vahşet boyutuna varan insani trajediye son verilmesi emeliyle yürüttükleri gayretlerde da Trump’ın dayanağına güvendiğini açıklayan Erdoğan, “İnşallah Gazze’yle ilgili de yakında yüreklere su serpen müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz. Bu sabah Amerikan Lideri Sayın Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Şara ile 4’lü bir görüşme yaptık. İnşallah bu görüşmenin yansımalarını yakında göreceğiz” dedi.
“Eser ve hizmet üretimini hızlandırmak için verilen kimi yetkiler arka niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayrimeşru çıkarlara, çıkarlara, hesaplara, meslek planlarının vasıtasına dönüştü”
Partililere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mahalli idare deyince birinci akla gelen tabi olarak belediyelerdir. AK Parti iktidarlarının özellikle birinci iki devrinde mahalli yönetimleri güçlendirme, belediyeleri aktif birer hizmet merkezi haline getirme yolunda pek çok ıslahatı hayata geçirdik. İdari ve mali kapasitelerini artırdığımız belediyelerimiz, hakikaten de kentlerimizin çehresini değiştirecek eser ve hizmetlere imza attılar” dedi.
İnsanlarının hayat kalitesini artıran alt ve üstyapı yatırımlarının kıymetli bir kısmının bu sayede belediyeler tarafından gerçekleştirildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak hayatın her alanında karşılaştığımız bir gerçek burada da karşımıza çıktı. Birinci etapta belediye hizmetlerine büyük ivme kazandıran yeni sistem, bir müddet sonra evvelden öngörülemeyen sıkıntıların, kaçakların, makus niyetli tertiplerin aracı haline geldi. Merkezi yönetim kurumlarıyla belediyeler ortasında başlayan ve giderek artan yetki tartışmaları, asıl hedefin, yani kente ve insanımıza hizmet gayesinin önüne geçti” değerlendirmesinde bulundu.
Eser ve hizmet üretimini hızlandırmak için verilen kimi yetkilerin arka niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayrimeşru yararların, çıkarların, hesapların, meslek planlarının vasıtasına dönüştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmardan kültür-sanat aktifliklerine, toplumsal dayanaklardan sportif faaliyetlere kadar pek çok alanda patlak veren yolsuzluk, usulsüzlük, israf, kayırma, hatta yasadışı oluşumlara kaynak aktarma şikayetleri giderek çoğaldı. Bu durum, hem kamu kaynaklarının yağmalanmasıyla, hem belediyeye işi düşenlerin adeta haraca bağlanmasıyla, hem de vatandaşımıza hak ettiği hizmetlerin gereğince götürülememesiyle sonuçlandı” açıklamasını yaptı.
” İstanbul’da yürüyen soruşturma, bu çarpık tablonun en bariz ve tahminen de Cumhuriyet tarihinde eşi gibisi görülmemiş bir cürüm tertibi örneğidir” diyen Erdoğan, “Öyle ki yapılan işlerin yolsuzluk ve haraç boyutuyla bağlantılı organize cürüm vasfını aşarak, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Zira bu karanlık tertip, İstanbul’la hudutlu kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta milletlerarası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Evvelce yalnızca kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilgiler ağının bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara yol veren sebep ise mahalli yönetimler, daha doğrusu belediye idarelerinde baş gösteren yozlaşmadır, sistemde açılan gediklerdir, kontrol düzeneklerinin gereğince faal işletilememesidir” diye konuştu.
“Yerel idareler ve bu çerçevede belediyeler sıkıntısının tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir sisteme kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir”
Bu yozlaşmanın az yahut çok çabucak hemen tüm belediyelerde görülmekte olduğunu söyleyen Erdoğan, “Dolayısıyla bu konudaki yaklaşımımız kesinlikle parti odaklı değil, büsbütün sistem merkezlidir. Geldiğimiz noktada lokal idareler ve bu çerçevede belediyeler sorununun tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir nizama kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Büyükşehir belediyelerinde, en azından Ankara, İstanbul ve Kocaeli dışındakilerde karşılaşılan meselelerin birinci sırasında merkeze uzak ilçeler sıkıntısı yer alıyor. Merkeze yüzlerce kilometre uzaktaki bir ilçenin mezarlığından parkına, suyundan paklığına mahallinde yürütülmesi gereken hizmetlerini koordine etmek elbette kolay değildir. Bunun için büyükşehir ve ilçe belediyeleri ortasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerekiyor. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri ortasında pek çok başlıkta yaşanan yetki karmaşas, bazen çatışma noktasına kadar gelebiliyor” açıklamasını yaptı.
Farklı partilere mensup büyükşehir belediyesinin zabıtaları ile ilçe belediyesi zabıtaları ortasında rastgele bir hususta arbedeye varan tansiyonlar yaşanabildiğine de dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu cins rahatsız edici manzaraların önüne geçebilmek için yetkilerin daha kesin bir formda tanımlanmasında yarar vardır. Kentsel dönüşüm çalışmaları, merkezi yönetim kurumu, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi ortasındaki yetki karmaşasının bir öteki örneğidir. Bu konuda da yetkilerin netleştirilmesi, vazifesini yerine getirmeyenlerle ilgili zorlayıcı yahut devredici düzenlemelere gidilmesi şarttır” dedi.
“Sıkıntıların tahlili için köylerle ilgili konuların da tekrar ele alınmasında fayda görüyoruz”
Mahalle statüsüne dönüşen köylerdeki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde, su, ahır, yol üzere konularda önemli külfetler yaşanmakta olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu düşüncelerin tahlili için köylerle ilgili konuların da yine ele alınmasında fayda görüyoruz. Büyükşehir olmayan kentlerimizin mevcut idare yapıları, meselelerin tahlilini, hizmetlerin faal formda yürütülmesini zorlaştırmaktadır. Altyapıdan ulaşıma, atık idaresinden suya kadar pek çok alanı kapsayan bu sıkıntıların üstesinden gelinmesi için bu şehirlerimizle ilgili yeni bir belediye idaresi statüsüne muhtaçlık vardır” dedi.
Aynı halde kentlerdeki vilayet özel yönetimi yapılanmasının da gözden geçirilmesi gerekliliğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yetki sahibi, fakat kentine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın uyum misyonlarını daha faal hale getirmeliyiz. Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha faal kontrolü için bir tarafı lokal dinamiklere, başka tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu çerçevede tanımlar net, yordamlar kesin, uygulamalar şeffaf olmalıdır. Özellikle imar düzenlemeleri en baştan sağlıklı bir halde yapılmalı, daha sonraki değişiklikler, kentin dinamiklerine dayalı istisnai süreçler haline gelmelidir” açıklamasını yaptı.
“Terör örgütünün kendini feshinin akabinde siyasetin daha güçlü biçimde devreye girmesiyle belediyelerdeki kayyum uygulamasının tekrar istisna haline geleceğini düşünüyoruz”
Ön hazırlığı hem teknik, hem idari, hem muhtaçlık manasında çok yeterli yapılmamış projelere kaynak tahsisinin önüne geçilmesi gerektiğini tabir eden Erdoğan, “Aksi halde evvel takdirle başlayan, sonra kayırmaya, sonra istismara dönüşen süreçlerin tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir. Terör örgütünün kendini feshinin akabinde siyasetin daha güçlü halde devreye girmesiyle belediyelerdeki kayyum uygulamasının yine istisna haline geleceğini düşünüyoruz” dedi.
Az sayıdaki istisna haricinde belediyelerin tamamının borç batağı içinde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Belediyelerin Toplumsal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş prim borçlarının ödenmesiyle ilgili verdiğimiz gayret herkesin malumudur. SGK borçlarının ödenmesi konusunda sergilenen lakayt tutum, sorunun ulaştığı vahim boyutları gözler önüne sermiştir. Güya bir konser aktifliği için tek kalemde yüz milyonlarca lira harcanırken, SGK’ya borç ödemeye gelince maalesef ‘paramız yok’ deniyor. Tıpkı çarpık durum, reklama ve zelzeleye ayrılan bütçeler için de geçerlidir. Belediyelerin borç idaresi önemli kriterlere bağlanarak, mevcut borç yüklerinin tasfiyesi için orta-uzun vadeli bir program oluşturulmalıdır. Aksi takdirde bir mühlet sonra belediyelerimizin birden fazla bırakınız yatırımı, bırakınız işçi maaşı ödemeyi kılını kıpırdatamaz hale gelecektir” tabirlerini kullandı.
“Tüm bu konuların tahlili probleme partiler üstü bir bakış açısıyla yaklaşmayı gerektiriyor”
Beldesiyle, ilçesiyle, merkez ilçesiyle, vilayet özel yönetimiyle, büyükşehriyle lokal idare sisteminin “ıslah” edilmesinde, aksayan yanlarının giderilmesinde, sıkıntılı alanlara neşter vurulmasında yarar olduğuna inandıklarını bildiren Erdoğan, “Böyle gelmiş, bu türlü sarfiyat nemelazımcılığı bizim benimseyeceğimiz bir siyaset üslubu asla değildir. Sorun varsa, problem varsa, şikayet varsa siyaset kurumunun vazifesi buna tahlil bulmaktır. Meclis’te temsil edilen siyasi partilerimize, milletin hizmet beklentisini karşılayacak daha faal bir mahallî idare sistemi için ortak akılla tahlil geliştirmeyi teklif ediyoruz. Daha pek çok başlık altında toplayabileceğimiz tüm bu konuların tahlili soruna partiler üstü bir bakış açısıyla yaklaşmayı gerektiriyor. Bu davetimizin aktüel hiçbir siyasi yahut isimli gelişmeyle ilgisi olmadığını, sarsıntı önlemleri başta olmak üzere büsbütün milletimizin hayat kalitesini yükseltme gayesi taşıdığını bilhassa vurgulamayı misyon addediyorum. Milletin sıkıntısıyla dertlenen, ülkenin meselelerine tahlil bulma iradesi gösteren tüm siyasi partilere şimdiden teşekkür ediyorum” dedi. – ANKARA