İYİ Parti Genel Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Bugün vatandaşlarımız, en temel besin alışverişini dahi kredi kartı ile yapıyor. Çarşıda pazarda para dönmüyor. Üretici dövizden, krediden, finans düzeneklerinden yoksun; tüketici ise kart ve kredi kartının altından nasıl kalkacağını düşünüyor. Bu yalnızca üretim maliyetlerinden kaynaklı bir batak değildir. Piyasa güvenliği yoktur, öngörülebilirlik yoktur. İktisat, bir faiz döngüsünün içerisine hapis durumda” dedi.
İYİ Parti Genel Lideri Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de partisinin küme toplantısında konuştu. Dervişoğlu, “Şimdi PKK’yı alenen Cumhur İttifakı’na katarken, Meclis’teki kümesi olan siyasi partiyi İmralı’nın postacısı yaparken aklıma yıllarca lisanınızdan düşürmediğiniz sözler geliyor; ‘Terörle ortanıza mesafe koyun, Türkiye partisi olun.’ Hepiniz terörle ortanıza o denli bir uzaklık koydunuz ki aralık sıfıra indi. İşte o sıfır noktasında terör yok; zira ara yok. Ara yoksa terör yok. İşte hepiniz Türkiye’nin partisi oldunuz. Yeni Türkiye’nin partileri, Cumhuriyetsiz Türkiye’nin partilerisiniz. Sizin zihninizde Cumhuriyet yok, elbette onun vatandaşı da yok. Öğretmen ‘atanamıyorum’ diyor, ‘uçağımız göklerde’ diyorsunuz. Üniversiteli ‘kalacak yerim yok’ diyor, ‘Suriyelileri koruyup kollayacağız’ diyorsunuz. Millet sokaklarda ‘hukuk’ diye feryat ediyor, ‘en büyük adalet sarayını biz yaptık’ diyorsunuz. Kürt çocuğu da Türk çocuğu da ‘açım’ diyor; bunlar PKK ile açılım peşine düşüyor. Emekçi, memur, emekli yıllardır meselelerine tahlil bekliyor, siz teröristlere tahlil üretiyorsunuz” dedi.
‘BİZ, VATANI İÇİN TELAŞ DUYANLARIN TORUNLARIYIZ’
Sürece derin bir korkuyla baktıklarını söyleyen Dervişoğlu, “O telaşımızın gerisinde da öfke tutuyoruz. Zira bizim mensubu olduğumuz Cumhuriyet Türkiye’si dışında bir telaşımız yoktur. Öfkemiz de onu koruma ve müdafaa etmek üzerinedir. Zira Türkiye’yi yöneten gasp ittifakına karşı onu müdafaa ile yükümlüyüz. Diğer bir derdimiz yok zira bizim, hayat uzunluğu ödeye ödeye bitiremediğimiz diyetlerimiz yok. Bizim mezhebimiz de meşrebimiz de vatanı, diplomasi masalarında arazi ve imar ihalelerine yatıracak kadar geniş değil. Allah’a şükür vatanı sevenlerden olduk, satanlardan değil. Sürece nasıl bakıyoruz? Telaşla bakıyoruz. Zira biz, vatanı için tasa duyanların torunlarıyız. Onlar telaş duymasalardı, o günün sarayı Sevr’den bir zafer devşirecekti. İşgal ordularına yabancı dostlarımız, işgal edilen topraklara da ‘yap-işlet-devret’ diyeceklerdi. Mezhepleri o kadar geniş ki bu kadar aymaz, bu kadar da arsızlar; vatanı, varaklı salonlara değiş tokuş edecek kadar şuursuzlar” diye konuştu.
‘ANAYASAYI ASKIYA ALANLAR MI ANAYASA YAZACAK?’
Yeni anayasa çalışmalarına değinen Dervişoğlu, “Kim yapacak bunu? Çeyrek asırlık çürümüşlük ve eskimişlikle tüm milleti 23 yıldır boğanlar mı yeni anayasa yapacak? Anayasayı askıya alanlar mı anayasa yazacak? ‘Ben başkomutanım’ diye siyasi partileri tehdit eden Cumhurbaşkanının partisi mi darbe anayasası yerine sivil anayasa yapacaktır? Biz niyetleri okumuyoruz. Biz gerçekleri haykırıyoruz. Akıllarınca satır ortalarına sakladıkları gerçekler bize yetiyor. O satırlarda gizlenenlerin emsali görülmemiş bir ihaneti tanım ettiğini biliyoruz. Terör örgütünün aklıyla bir olup, ulus devlet projesini değiştirip üstüne de Türkiye’yi bir etnisiteler cehennemi yapmanın ismini barış süreci koymuşlar. Cumhuriyet, siyaseti şahısların değil, toplumun problemi yapmaktır. Cumhuriyete olan sadakatimiz bize bir şey emrediyor; ‘siyaseti şahsi komplekslerden kurtarın’ diyor. Aksi halde bu kompleksli güruhun elinden cennetimiz Türkiye’yi kurtaramayız. Bayanları, çocukları sapkınların elinden kurtaramayız. Sokakları, caddeleri, çetelerden arındıramayız. Çarşıyı, pazarı mafyaların elinden alamayız. Okullarımızı, Türk düşmanı projelerden temizleyemeyiz. Gençlerimizi, uyuşturucu ve kumar batağından çıkaramayız” sözlerini kullandı.
‘HER İKİ ŞAHISTAN BİRİ AĞIR BORÇ ALTINDA’
Bankalar Birliğinin geçen hafta kredi borçlarını açıkladığını anımsatan Dervişoğlu, “Türkiye’de 42 milyon vatandaşımızın kredi borcu var. Bu nüfusun yarısı demek. Her 2 bireyden 1’inin ağır borç altında inlemesi demek. 86 milyonluk Türkiye’de, her bir vatandaşımıza 100 bin liranın üzerinde borç düşüyor demek. Her bir vatandaşımız artık 5 taban fiyat meblağında borçlu demek. Bugün vatandaşlarımız, en temel besin alışverişini dahi kredi kartı ile yapıyor. Çarşıda pazarda para dönmüyor. Üretici dövizden, krediden, finans sistemlerinden yoksun; tüketici ise kart ve kredi kartının altından nasıl kalkacağını düşünüyor. Bu yalnızca üretim maliyetlerinden kaynaklı bir batak değildir. Piyasa güvenliği yoktur, öngörülebilirlik yoktur. Bugün malını satan ya da ihraç eden yarın stoğunu nasıl yerine koyacağını bilemiyor. İktisat, bir faiz döngüsünün içerisine mahpus durumda. İş bilmezliklerine şanlı kitabımızı, Kuran’ı alet ederek ‘Nas’ dediler, ‘faizi sıfırlıyoruz’ dediler. Bu tezgahla da bir avuç ismi meçhul; fakat meşrebi aşikâr kodamanların banka hesaplarının sonuna yeni sıfırlar eklediler” dedi.