TÜRKİYE Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’nın (TÜRGEV) halkalarından biri olan Akademi’nin II. Öğrenci Sempozyumu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleşti. Programda konuşan TÜRGEV Yönetim Kurulu Lideri Av. Hatice Akıncı Yılmaz, “Öğrencilerimiz TÜRGEV Akademi’yi ikinci bir üniversite olarak isimlendiriyor. Bu isimlendirme bizim açımızdan çok bedelli. Biz bilimsel ve akademik bilginin üretiminin yanında ahlaki ve etik pahaların de ön planda olduğu bir sistem kurmaya çalışıyoruz” dedi.
İlki 2019 yılında gerçekleştirilen sempozyum, sabah ve öğlenden sonra olmak üzere iki başka oturum biçiminde planlandı. Bu yıl Prof. Dr. Raşit Küçük Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumda ‘Dijital Çağda Unutulma Hakkının Mahremiyet Hakkı, Tabir Özgürlüğü ve Kamu Faydası Üzerindeki Etkisi’, ‘Modern Psikoloji ve İslam Kaynaklı Psikoloji Tartışmaları: Genç Psikologların Yaklaşımları’ ve ‘Anne Sütünün Metalaştırılması ve Formül Mama Endüstrisi’ üzere disiplinler ortası çalışmalar da yer aldı.
‘ÖĞRENCİLERİMİZ TÜRGEV AKADEMİ’Yİ İKİNCİ BİR ÜNİVERSİTE OLARAK ADLANDIRIYOR’
TÜRGEV Yönetim Kurulu Lideri Av. Hatice Akıncı Yılmaz, “TÜRGEV bir gençlik vakfı ve bilhassa genç kızları maksadına alan bir vakıf. Bu noktada biz genç kızlarımızın öncelikle üniversitede fikri ve özgün formda bilimsel üretim yapmalarını desteklemeyi amaçlıyoruz. Bu noktada özgüven ve cüret sahibi olmaları bizim açımızdan çok değerli. Bu yüzden aslında TÜRGEV Akademi çok verimli bir mecra. Bu mecra içerisinde öğrencilerimiz öncelikli olarak bilimsel manada çalışmalarını nasıl yapacaklarını öğreniyorlar. Sonrasında ise yalnızca akademik manada değil kıymetler manasında da kendilerini geliştirebilecekleri bir alan sunuyoruz. Akademisyenlerimiz var. Bu noktada da öğrencilerimizi 360 derece eğitim alanına almış oluyoruz. Bu öğrencilerimiz TÜRGEV Akademi’yi ikinci bir üniversite olarak isimlendiriyor. Bu isimlendirme bizim açımızdan çok kıymetli. Akademi aslında en baştaki amaçlarına ziyadesiyle ulaşmış durumda” dedi.
‘ULUSAL MANADA BİR PERSPEKTİK KAZANDIRIYOR’
Yılmaz, “TÜRGEV Akademi en başta öğrencilerimizi ulusal manada bir perspektif kazandırıyor. Bir akademik perspektif kazandırıyor. Bu noktada toplumsal bağlar kurmaları çok değerli. Akademi çerçevesinde yalnızca kendi hocalarıyla değil diğer üniversitelerdeki hocalarla da bir bağ kurma imkanları var. Biz öğrencilerimizi bulundukları kısımlara nazaran kategorilere ayırmıyoruz. Mesela bir gazetecilik öğrencisi, bir hukuk öğrencisi, bir tıp öğrencisi TÜRGEV Akademi’nin çatısı altında birlikte eğitim görüyor. Farklı üniversitelerden hatta farklı vilayetlerden gelen öğrencilerimiz var. Bu kendi ortalarında çok hoş bir çeşitlilik sağlıyor. Bu noktada da üniversite açısından, akademik manada bir zenginlik de ortaya çıkmış oluyor” diye konuştu.
‘HEDEFİMİZ ULUSAL MANADA BU SEMPOZYUMLARIN SÜREKLİLİĞİNİ SAĞLAMAK’
TÜRGEV Akademi’nin 2016 yılında yola çıktığını hatırlatan Yılmaz, “Ama eğitim alanında ki yatırımlar belirli bir müddet sonra meyvelerini veriyor. Bu noktada sabırlı olmak gerekiyor. Biz de II. Öğrenci Sempozyumu’nu bugün gerçekleştirmiş oluyoruz. Öncelikle maksadımız ulusal manada bu sempozyumların sürekliliğini sağlamak. Zira çok kıymetli bir şey. Sürekliliği ve kaliteyi sağlamak da çok kıymetli. Uzun vadedeki maksadımız de akademiyi ve sempozyumu memleketler arası alana ve paydaşlara taşımak. Bu öğrencilerimizin vizyonu açısından da çok büyük bir mana kazandıracak” tabirlerini kullandı.
Akademi olarak şahsî bağlantısı kıymetli bulduklarını belirten Yılmaz, “Çünkü eğitim kişisel olarak odaklanılması gereken bir mevzu. O sebeple öğrencilerimizin birebir hocalarıyla bir ortaya gelmesi çok değerli. Fakat öbür tarafta eğitim metotlarıyla alakalı yenisi ve çağdaş noktaları da yakalamak gerekiyor. Örneğin yapay zeka bunlardan kıymetli bir tanesi. Yapay zekayla alakalı yeniliklerin takip edilmesi hem ulusal manada hem memleketler arası manada değerli. Bir başka değerli konu da disiplinler ortası çalışmalara kıymet verilmesi, daha da çoğaltılması. Biz de bu noktada gençlerimize rehberlik etmeye çalışıyoruz” dedi.
Yılmaz birinci oturumu tamamladıklarını belirterek “Bu oturumda öğrencilerimiz kendi kısımlarıyla tahminen çok da temaslı olmuyor üzere gözüken alanlarda da sunumlar yaptılar. Bu da disiplinler ortası bakışın kıymetli bir verisi. Bunun devam ettirilmesi çok çok kıymet arz ediyor. Şayet biz bu noktada özgün bir fikir üretimi ve bilgi üretimini sağlayabilirsek tahminen de hem ulusal hem memleketler arası hem de akademik manada büyük bir katkı sağlamış olacağız. Biz salt bir halde öğrencilere bilimsel yahut akademik bir perspektif kazandırmak istemiyoruz. İnsanların çok rahat formda edindikleri bilgiyi etik olarak hakikat tarafta kullanmadıkları vakit iş çok berbat mecralara yanlışsız kayıyor. Gazze’de bunu çok yakından görüyoruz. Yapay zeka uygulamalarının Gazze’de ne kadar zalimce insanlara soykırım yapmak için kullanıldığını görüyoruz. Bu bize gösteriyor ki orada çok önemli bir bilgi ve teknoloji birikimi var. Ancak bu ahlaki ve etik formda kullanılmadığı takdirde büsbütün insanlık dışı bir yola hakikat kayıyor. Biz buna bir reaksiyon olarak en başta bilimsel manadaki bilgiyi çok kıymetli görüyoruz fakat kâfi görmüyoruz. Bilimsel ve akademik bilginin, üretimin yanında ahlaki ve etik bedellerin de ön planda olduğu bir sistem kurmaya çalışıyoruz” dedi.
TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak da “Yaşadığımız dünya bizi bilgi üzerine düşünmek kadar bilginin hangi maksatla kazanılması gerektiğini de düşünmeye sevk ediyor. Çünkü bilgi güç demek. Lakin ahlakla olmadığı vakit bilginin ne kadar yıkıcı olabildiğini günümüzde çok bariz bir biçimde müşahede ediyoruz. Yaşadığımız çağda aklın hükümran olduğunu biliyoruz lakin vicdanın da sustuğunu görüyoruz. Gazze’den Suriye’ye yaşanılanlar bize gösteriyor ki bilgi beşere hizmet etmiyorsa çok büyük soykırımlara ve katliamlara araç haline de gelebiliyor. TÜRGEV de sorgulayan, düşünen, merhameti ve adaleti merkeze alan gençler için hizmet etmek istiyoruz. İthal kavramlarla değil kendi kavramlarıyla düşünen tahlil üreten gençler yetişsin istiyoruz. Farklı bilgi sistemlerinin eşit meşruiyet kazanmadığı hiçbir tabanda bilimsel bilginin özgürlüğünden kelam edemeyiz” diye konuştu.