Edebiyat dünyasına yeni şairler, hikayeciler ve deneme müellifleri kazandırma amacıyla kurulan “Sürgün” dergisi, muharrir Akif Emre’nin anısını yaşatıyor.
İnsan ve Medeniyet Hareketi (İMH) ismine Kemal Özden’in imtiyaz sahibi olduğu, iki ayda bir yayınlanan kültür ve edebiyat mecmuasının “Güneş” temalı yeni sayısı okuyucuyla buluştu.
Sürgün Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Bulayır, mecmuanın kuruluş sürecini ve genç müelliflere sağladığı katkıyı AA muhabirine anlattı.
İMH’de genel sekreter olarak vazifeye başladığı 2013’ten itibaren gençlik dergisi çıkarmayı düşündüğünü lisana getiren Bulayır, “Göreve başladığım vakit Allah rahmet eylesin Akif Emre ağabey, ‘Gençlere miras bırakabileceğin bir iş yapsan ve bu hayrın devam etse.’ diye bir tavsiyede bulunmuştu.” dedi.
Bulayır, kadim gelenekte de sonraki kuşaklara bırakılan maddi ve manevi mirasların değerli yerinin bulunduğuna işaret ederek, “Akif Emre ağabeyin sözleri kulağıma küpe oldu. Bir edebiyat dergisi çıkartayım ve bu mecmuada yeni kalemler olsun istiyordum. Edebiyat dünyasına yeni şairler, hikayeciler ve deneme muharrirleri kazandırma amacıyla Sürgün Dergisi yayın hayatına başladı.” diye konuştu.
“Taze filizlere sürgün verilmesine işaret ediyor”
“Sürgün” sözünün iki manası olduğunu belirten Bulayır, “Birincisi yaygın, herkesin birinci aklına gelen manası, istekli yahut zarurî olarak bir yerden öteki bir yere gitmeyi tabir ediyor. İkinci manası ise ışkın vermek diye tabir edilen, bitkilerin yahut ağaçların taze filizlerine sürgün vermesi. Sürgün dergisi bu ikinci manaya daha çok işaret ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
Mehmet Bulayır, yalnızca 35 yaş altı genç müelliflerden yazı aldıklarının altını çizerek, “Bu gençlerin büyük çoğunluğu birinci sefer eser vermiş oluyor. Burada yazdıkça deneyim kazanacaklar ve bizim hayalimiz inşallah gerçek olacak. Buradan yeni şairler, hikayeciler, yeni edebiyatçılar çıkacak.” tabirini kullandı.
Yazar Akif Emre’nin anısını yaşatmak için de mecmuayı önemsediklerini söyleyen Bulayır, gündeminde her daim İslam coğrafyası olan, gazetecilik ve yayıncılık alanındaki faaliyetleriyle yerli fikrin gelişimine katkılarda bulunan ve 23 Mayıs 2017’de vefat eden Emre’nin de kendisi üzere mühendislik okumasına karşın yayın dünyasının farklı kademelerinde misyon yaptığını anlattı.
“Gençlere teşvik manasında telif ödüyoruz”
Bulayır, genç muharrirlerin yapıtlarının birinci kere bir mecmuada yer almış olmasının onlar için birebir vakitte manevi bir tatmin de olduğunu vurgulayarak, “Tabii ki gençlere teşvik manasında telif de ödüyoruz. Bu, onları çok memnun ediyor. Mütevazı da olsa bir telif ödeyerek onları ödüllendirmiş oluyoruz, onlar için de bir harçlık olmuş oluyor.” dedi.
İMH Kültür Sanat ve Yayınlar Komitesinin faaliyetlerine de değinen Mehmet Bulayır, İnsicam mecmuasının 4 yıldır her ay dijital olarak yayınlandığını, “Gazze”, “Rasim Özdenören” ve “Cahit Zarifoğlu” üzere temalı özel sayılar yaptıklarını ve mecmuanın 50. sayıya ulaştığını aktardı.
Bulayır, şimdiye kadar 300’e yakın müellifin İnsicam mecmuasında yapıtının yayınlandığı bilgisini vererek, “Web sayfası ayda 3 bin kadar izleme alıyor ve bu hayli güzel bir sayı. Dijital olmanın bir başka avantajı da dünyanın her yerine ulaşması. İzleme bilgilerine baktığımızda Avusturya, Almanya, Yeni Zelanda, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, ABD ve dünyanın farklı ülkelerinden dergiye ulaşıldığını görüyoruz. Bu, bizi memnun ediyor. Basılı bir şeyi oralara ulaştırmak çok güç hatta imkansız ancak dijital olarak dünyanın her yerine ulaşabiliyor.” görüşünü paylaştı.
Sürgün mecmuasının de dijital olarak yayınlandığını, aylık 2 bin civarında izleme aldığını, müelliflere ve sponsorlara göndermek üzere çok az sayıda basıldığını belirten Bulayır, komitenin bir öbür çalışma alanının da kitap yayıncılığı olduğunu, geçen yıl yayına başlayan Şecere Yayınlarının 6 yapıtı okuyucuyla buluşturduğunu kaydetti.
“Genç arkadaşların kalemleri çok güçlü”
Sürgün dergisi editörü Amine Kübra Coşkun, 9. sayıdan itibaren gruba katıldığını lisana getirerek, “Genç müellif arkadaşların kalemleri çok kuvvetli. Bir yazıyı okuduğumda, muharririn ismini görmeden kimin kalemi olduğunu anlayabiliyorum.” dedi.
Coşkun, mecmuada belli bir müellif havuzu bulunmadığını, isteyen her genç müellifin yazı gönderebileceğini belirterek, “Genç arkadaşlarımız heyecanlılar, yeni sayımızın temasını paylaştığımızda bilhassa hikaye muharrirlerimiz çabucak ‘Şunu mu yapsak, bunu mu yapsak?’ diyorlar. Bir hikayeyi kurgulamak, bir de hudutlu sayıda söze onu hapsetmek çok sıkıntı bir süreç. Müellif arkadaşlarımızdan çok mutluyum. Yeni gelecek arkadaşlara da kapımız sonuna kadar açık.” biçiminde konuştu.
Gençlerden karamsar değil, umut dolu eserler beklediklerini tabir eden Coşkun, “Gençlere hoş kapı açmak istiyoruz zira aydınlık gelecek bu gençlerin elinde olacak.” görüşünü paylaştı.
“Mayıs’ta 12. sayımızla ‘Güneş’ açsın istedik”
Coşkun, mecmuanın mayıs-haziran için yayınlanan 12. sayı temasının “Güneş” olduğunu, tema seçim sürecinin yazarlarla yapılan samimi sohbetlerde belirlendiğini söyledi.
Derginin dizayncısı Hanne Işık Özden’in çalışmalarını da anlatan Coşkun, “Tasarımcı arkadaşımızı tasarım konusunda özgür bırakıyoruz. Yapıtları veriyoruz, okuyor ve sanatını konuşturuyor. Sanat, en kuvvetli araç. Gençlerin sesini sanatla duyurması çok değerli.” değerlendirmesini yaptı.
“Sürgün’de yazmak beni geliştirdi ve dönüştürdü”
Derginin müelliflerinden Beğenilen Çimen ise “Sürgün ile tanışmam Bahariye Müelliflik Atölyesi derslerine katıldığım devirde oldu. Genç müelliflere yönelik yeni edebiyat mecmuasının çıkartılacağı, mecmuada yer almak isteyenlerin yazılarını gönderebileceklerine dair duyuru yapıldı. Ben de bunun üzerine mecmuanın birinci konusu olan Sürgün belgesi için ‘İstanbul’dan Sürgün’ isimli hikayemi gönderdim ve kabul aldı.” dedi.
Çimen, yazım sürecinin kendisine çok büyük katkılar sağladığını söyleyerek, “Sürgün’de muharrir olmak benim için çok geliştiren ve dönüştüren bir süreç oldu. Hikaye ve denemelerimde benim de şimdi keşfetmediğim taraflarım ve hislerim ortaya çıktı. Bu manada Sürgün’e çok şey borçluyum.” sözlerini kullandı.
Dergiye gönderilen yazıları beğendiğini lisana getiren Çimen, “Genç yazarlarda dikkatimi çeken şeyler birçok arkadaşımın ismini görmesem dahi kimin yazdığını anlamak oldu. Artık herkesin öne çıktığı bir usul, bir alan oluşmaya başladı ve bazen başlığı görür görmez bu yazıyı bu arkadaşım yazmıştır diyebiliyorum. Her bir arkadaşım vakitle ilerlemek istedikleri alanda kökleşmeye ve kendini bulmaya başladı.” diye konuştu.
Genç müelliflerin seslerini duyurabilmeleri için bir edebiyat platformu sunan Sürgün dergisi, “www.surgun.net” web sayfasında ve toplumsal medya hesaplarında okuyucuyla paylaşılıyor.
Şehnaz Fındık İnan’ın yazı işleri müdürlüğünü, Musa Yaşaroğlu, Ebubekir Dilekçi ve Ceyhun Balcı’nın alan editörlüğünü yaptığı, iki ayda bir yayınlanan mecmuanın her sayısında görseller eşliğinde 20 civarında eser yer alıyor.